Ajans Bakırçay
2021-02-01 10:24:18

Bergama’da Turizm

Efe Nazım Arslançelik

01 Şubat 2021, 10:24

Bergama’ya geldiğim ilk yıllarda şehrin en çok eski tarafını sevdim. Kale Mahallesi’ndeki cumbalı, avlulu evlerin verdiği his, yaşanmışlık kokan sokaklar ve evler insanın zamanın içinde yolculuk yapmasını sağlıyordu. Bu kadar büyük bir tarihi alana sahip olan Bergama’nın göze çarpan en büyük sorunu turizm unsurlarının olmaması, yüz yıllara ait bu tarihin parlatılmamış olması içler acısıydı. En büyük gelir kapısı turizm ve el sanatları olabilecekken olmaması, yerel yönetimlerin becerikli davranamaması, şehrin hak ettiği marka değerine kavuşturulamamasına yol açmıştır. Gözüme çarpan en basit sorunlardan biri tarihi Kale Mahallesi’ndeki üzerleri tahribata uğramış tarihi alana yönlendirme yapan levhalardı. Avrupa’da tarihi kentlerde sokak girişlerine konulan haritalı levhalarda kare kod uygulaması ile telefonumuza okuttuğumuzda açılan uygulama üzerinden tarihi bilgileri, “ Hangi sokakta ne var?” gibi bilgileri istediğimiz dilde bize sunduğunu görüyoruz. Teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda bunu reddetmek yönetimsel zekamızın eksikliğine en büyük örnektir. Aklı başında birkaç yerel girişimcinin açtığı butik oteller sayesinde tarihi alanın içinde konaklama fırsatı bulabilen hem yerel hem de yabancı ziyaretçiler için önemli bir kazanım. Bu konuda kendi adıma otel sahiplerine teşekkür ediyorum. Kendi çabalarıyla Kale Mahallesi’ne ve Bergama’ya önemli bir katkı sunmuşlardır. Yerel yönetimleri incelediğimizde mevcut yönetimden bir önceki yönetimin turizm alanında Bergama için en faydalı projeleri hayata geçirmiş olması dikkatimi çeken bir diğer durumdur. Unesco dünya mirası listesine 999. Sıradan Bergama’nın girmesi yine bir önceki yönetimin çabasıyla olmuştur. İnsan kendine sormadan edemiyor, bu tarih Almanların elinde olsaydı Bergama nasıl bir yer olurdu? Ne yazık ki bana bu soruyu sorduranın kendi ülkemin akılsızlığı olması çok daha üzücü bir durum.

Kale Mahallesi’nde yerel yaşam hala sürmekteydi. Bir yandan da evlerin büyük bir çoğunluğu da ya kendi kendine yıkılıyor ya da mahalleyi terk edip merkezde bir daire alma hevesi uğruna üç kuruşa yerel veya yabancı yatırımcılara satılıyordu. Kim bilir belki de evlerini satan bu insanlar vakti gelecek sattıkları evlerin işletme olmasıyla birlikte buralarda işçi olarak çalışacaktı. Eskilerden, köklerinden kurtulma arzusu modern toplumun tutkusu ve kapitalizmin dayatmasıydı.

Bir filmde şöyle bir sahne vardı;

"Eşyalar eskir be Ali’m, yeter ki sen eskime bak sen hala benim sevdiğim adamsın."

Bu replikte geçen saflığı, gerçekliği kaybeden bir toplumun ruhsal ve psikolojik anlamda tekrar özüne dönmesi büyük bir milli reform hareketiyle ancak olabilir. Tekrar Bergama’ya gelecek olursak, turizmi şahlandırma politikası izlemek kısa vadede kentin niteliğini ve niceliğini geliştirecektir. Doğru yapılanma ile Bergama Türkiye’nin en büyük çekim merkezi haline gelebilir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir kentin, üstelik civarında pek çok yerli üreticisi olan, Kozak gibi bir alana sahip olan Bergama’nın sadece tarihsel değil köy, doğa turizmi gibi pek çok alanda elverişli olup bundan yararlanamaması içler acısıdır. Bu bağlamda Bergama’ya turizm kentidir diyemeyiz. Kör topal, bireysel çabalarla yaratılmış bir turizmden söz edebiliriz. Kent, köy, doğa bu üç başlık birleştirilip sadece kent turizmi değil içinde köylerini de doğasını da kapsayan total bir turizm yaratılmalıdır. Bergama’yı acentelerin otobüs turizminden kurtarıp kentiyle, köyüyle, doğasıyla iç içe gezen turist modeline geçmesini sağlayacak projeler geliştirilmelidir. Bir parantez de hâlihazırda projesi devam eden Selinos deresiyle ilgili açmak isterim. Yapılan projenin niceliği kadar niteliği de önemlidir. Proje kapsamında dere kenarına kafe, restoran gibi işletmelerin açılacağını hazırlanan çalışmalarda gördük. Mevcut yapımı devam eden Topçu kışlasının bulunduğu alanda yapılan çalışmaların sonucunda yine kafe ve restoran açılacağını duyduk ve gördük. Yurt dışından kentimize gelen yabancı turistin görmek istediği kafe ve restoran mıdır? Gelen turistin kendi ülkesinde kafenin de restoranın da en iyisi mevcut, yabancı turist buraya yerel yaşamı, yerel üretimleri ve tarihi dokuyu görmeye geliyor. Yabancı veya yerli turistin şehirde daha çok vakit geçirmesini sağlamak için proje üretmeliyiz. Topçu kışlası veya Selinos deresi kenarında kurulacak alanlarda El işi, halı, hediyelik eşya, yorgan üretimi, zeytinyağı, sabun, vb birçok alanda faaliyetlerin sergilenip satışının yapıldığı alanlar kurulmalıdır. Yerli ve yabancı turistler kentin kültürüne, rengine ne kadar dokunup iç içe olur ise Bergama’da daha çok vakit geçirecek belki de farklı iş kapıları doğacaktır.

Bergama’da toplam 114 köy bulunmaktadır. Bu kadar çok köye sahip olan bir kent elindeki yerel üretim gücünün ve potansiyelinin farkında değildir. Köylerimizi, köylülerimizi sadece oy pusulası olarak görmekten öteye gidemeyen hem yerel yönetimler hem genel yönetimler bu aşağılayıcı tutumdan vazgeçmelidir. Köylü milletin efendisiyken, üçüncü sınıf vatandaş haline getirilmiştir. Köylerimiz ayağa kalkmadan yerli ve milli ekonomi modeli izlenmeden ne güzel ülkemiz ayağa kalkabilir ne de Bergama’mız.

Kalem son sözü yazarken kelam ederek veda edermiş, son kelamımı çok sevdiğim bir söz ile edeceğim.

"Bir şehirde en önemli üç şey: kanalizasyon, hamam ve kütüphanelerdir. Kanalizasyon şehrin kirini, hamam bedenin kirini, kütüphaneler de ruhun kirini temizler." - Fatih Sultan Mehmet

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.