Ajans Bakırçay
2022-02-26 10:29:36

Ahşabın dilini konuşan adam

Özgür Duygu Durgun

26 Şubat 2022, 10:29

Mutlu Usluer, Dikili'nin renkli simalarından. Kent merkezinde yer alan Foto Mutlu adlı fotoğraf stüdyosunun sahibi olan Usluer, şimdilerde vaktinin çoğunu ahşap sanatına ayırıyor. Usluer'in tezgahında basit bir kaç ağaç dalı dekoratif bir panoya dönüşebiliyor; ya da eski tiner kutuları göz alıcı kuş yuvalarına... Sandıktan iskemleye, masadan sehpaya içinde ahşap olan her şeyi sanat eserine dönüştürebilen Usluer, akademik düzeyde sanat eğitimi almamış olsa da ahşabın kendine has dilini iyi bilenlerden...

İlkokul ve ortaokul yıllarında en başarılı olduğu derslerin resim ve İngilizce olduğunu anlatıyor Mutlu Usluer. Resme olan ilgisinde annesinin de resim yeteneğine sahip olmasının payı var.

"İlkokuldayken hatırlıyorum, altılı suluboya takımları vardı. Bir gün babam eve 12'li suluboya takımı getirmiş. Annem de bir hevesle eski bir tahta parçası üstüne dans eden Hintli bir kadın resmi çizmişti. Boyalar çabuk bitmesin diye o boya takımını hızla annemin elinden kaptım ve bir daha kullanmasın diye resim yapmaya başladım. O gün bugündür devam ediyorum".

USTASI TEVFİK GÜLCÜLER

Mutlu Usluer'in ahşap boyama sanatı ile tanışmasını sağlayan isim ise, Dikilili ahşap ustası Tevfik Gülcüler. 1948 doğumlu Tevfik usta, 30 yılını ahşaptan at arabaları yapımına ve süslemesine vermiş, alanında tanınan bir zanaatkar.At arabacılığı meslek olarak kaybolmaya yüz tutunca bu defa el yapımı ahşap dekoratif ürünler yapmaya başlayan Tevfik Gülcüler, ahşap sanatının ülkemizdeki en önemli ustaları arasına girmiş bir isim. Hatta ünü ülke sınırlarını aşıyor. Artık aramızda olmayan Tevfik usta ile yollarının nasıl kesiştiğini şöyle anlatıyor Mutlu Usluer:

"Ahşap boyamada çok eski bir teknik olan Pole boyama tekniğini Tevfik ustadan öğrendim. Bu teknik, Hollanda ve İsveç'te çok iyi bilinir ve eskiden beri kullanılırmış. Ahşapta malzemenin size tanıdığı alanın sınırlarına göre boyama yapabiliyorsunuz. Bana bunu öğreten, aynı zamanda akrabamız da olan, rahmetli Tevfik usta oldu. Benim bu tür işlere ilgim olduğunu tahmin etmiş ki, bir gün beni atölyesine çağırdı.

O zamanlar daha ortaokul çağlarındaydım. Bahçesinde bir atölyesi vardı. Kapıdan girer girmez gördüklerime hayran kalmıştım. Karşımda koca bir at arabası duruyordu. Koyu bordo renge boyanmıştı. Büyük elbise dolapları, mutfak masaları da vardı atölyede.

Öğlen aralarında artık eve değil, sürekli Tevfik ustanın atölyesine gidiyordum ve onu izliyordum. Ürettiği ve süslediği sandıklar, sandalyeler, masalar en az yarım asır dayanacak kalitedeydi. Tevfik usta at arabası boyacılığını Bergama'da öğrenmişti ama benim en çok dikkatimi çeken şey, artık bitmek üzere olan bu meslekten ekmeğini kazanmış olmasıydı. Buna rağmen o, bu eski mesleği ürettiği işlerde yaşatıyordu. Bu sayede ekmeğini kazandı, iki çocuğunu da üniversitede okuttu".

Tevfik Usta'nın yurtdışında nasıl tanınmaya başladığını ise şöyle anlatıyor Usluer:

"Türkiye'nin ilk altın madeni olan Bergama Ovacık'taki madende çalışan Japon ve İngiliz mühendisler bir gün çevreyi gezmek üzere Dikili'ye geliyorlar. Eskiden demircilerin bulunduğu sokağı ve diğer zanaatkarların dükkanlarını geziyorlar. Tevfik ustanın çalışmalarını da görüyorlar. Ürünlerdeki işçilik dikkatlerini çekiyor. Tevfik usta o gün 10-20 lira gibi neredeyse yok pahasına rakamlara satışlar yapıyor yabancılara. Arkadaşları uyarıyor, 'Aman' diyorlar, 'Dikkat et yabancılara satacaksan 10 lira değil 10 dolar de bundan sonra'. O günden sonra yurtdışından siparişler çoğalıyor. Tevfik usta da epey tanınmaya başlıyor".

PARA KAZANMAK İKİNCİ PLANDA

Ahşap sanatının inceliklerini Tevfik Gülcüler'den öğrenen Mutlu Usluer, bugün Dikili'de bu zanaatı sürdüren tek isim. Evinin alt katına kurduğu 60 metrekarelik atölyede çalışmalarına devam eden Usluer, sadece ahşapla yetinmiyor. Eline geçen her türden malzemeyi değerlendirebilen Usluer, yaptıklarını ticari birer ürün olarak değil, yaşamı daha estetik hale getiren objeler olarak görüyor.

Siparişle çalıştığını belirten Usluer ahşabın yanı sıra çocuklara oyun evi de tasarlıyor, hayvan barınakları da yapıyor. Tıpkı ustası Tevfik Gülcüler gibi, Mutlu Bey de ağırlıklı olarak yurtdışına çalışıyor. Özellikle yurtdışında yaşayan Türkler'den Osmanlı beşiği ve Türkiye haritası gibi ürünlere özel ilgi var.


"Meslek hayatımda para kazanmayı önde tutmadım, daha iyisini daha güzelini yaptığımda bir şekilde para da kazanırım diye düşündüm" diyor Usluer. "Fotoğrafçılık yaparken de aynı düşünceyle hareket ettim. Siyah beyazdan renkli fotoğrafa geçildiğinde renkli fotoğraf süreçlerini önce kendim öğrendim. Daha sonra ustama öğrettim.

Atölyemde ürettiğim işleri kitleler alsın, ben de çok kazanayım diye yapmıyorum. Atölye benim huzur ve dinginlik bulduğum yer. Sipariş aldığımda "ne zaman biter?" diye soranlara "iş bittiği zaman biter'' diyorum çünkü acelem yok, yetiştirme baskıyla çalışmıyorum. Zevk alacağım işleri yapıyorum. Dolayısıyla bu işleri alanların bu sanatı algılayabilecek kişiler olmasını tercih ediyorum".

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.