Ajans Bakırçay
2020-04-10 20:59:34

Yaşam Kılavuzu

Atilla Köprülüoğlu

atillakopruluoglu@gmail.com 10 Nisan 2020, 20:59

"Dünyayı bugünkü durumuna getiren  nedir bilir misin?
Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım sevdalar, 
yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan!"

Nikos Kazancakis, Yunan edebiyatının 
en ünlü 
romancılarındandır, şairdir, büyük felsefeci, bir bilgedir. 
Biz onu 56 yıl önceki 
"Zorba" filmiyle tanırız.
Başrolünde Antony Quinn’in oynadığı, "Zorba" 
romanından uyarlanan filmden!..

"Zorba"; Girit'teki mezar taşına
"hiç birsey ummuyorum,
hiç birşeyden korkmuyorum, ben özgürüm."
yazdırmış
yazarın kendisiyle giriştiği bir tür "sessiz hesaplaşma" sayılır 
eleştirmenlerce.

***
Kazancakis; 
"gerçek bilgeliği bulanların 
hayatı özümseyerek yaşayanlar" olduğunu savunur. 
İşte o hesaplaşmadan bazı bölümler;

"Mutluluğun, basit ve açık bir şey olup bir 
bardak şarap, bir kestane, kendi halinde 
bir mangalcık ve denizin uğultusundan 
başka bir şey olmadığına aklım yattı. 
Yalnız, bütün bunların, mutluluk 
olduğunu insanın anlayabilmesi için 
basit ve açık bir kalbe sahip olması gerekiyor."

"Mutluydum; 
biliyordum bunu. 
Bir mutluluğu yaşarken onu kavramamız 
zordur; ancak o geçip de arkamıza 
baktığımız zaman, birdenbire biraz da 
hayranlıkla, ne kadar mutlu olduğumuzu 
anlarız. 

Ama ben, bu Girit kıyısında 
mutluluğu yaşıyor, üstelik mutlu olduğumu da biliyordum."

Ben, her insanın ayrı bir kokusu olduğuna inanırım: 
Biz bunu anlamıyoruz, çünkü kokular 
birbirine karışıyor, hangisinin senin, 
hangisinin benim olduğunu bilemiyoruz; 
yalnız havanın pis bir koku yaydığını anlıyor; 
buna da insanlık diyoruz.
(Zorba, Çeviri: Ahmet Angın-2007 Can Yayınları)

Kazancakis'in bu öyküsü de 
"kesin tecrit"te geçen 
şu günlerimize çok uygun düşecek, hepimize de iyi gelecek!

Adamın biri, güneşli bir gün ilk defa gittiği 
bir kasabada şaşkın şaşkın gezinirken yol 
kenarında duran bir arabanın yanına 
sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan bir çocuğa sormuş:

- Buraların yabancısıyım... Parkın yanındaki fırını arıyorum, 
yakın olduğunu söylediler. 
Yerini biliyor musun?

Çocuk; ‘Ben de buraya ilk kez geliyorum’ demiş.  Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde!

Adam; Çocuğun da yabancı olmasına  rağmen bunu nasıl anladığını sormuş.

Çocuk: ‘Ihlamur çiçeklerinin kokusunu  duymuyor musunuz?’ 
diye gülümsemiş. 'Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.’ 

- ‘İyi ama’ demiş adam; ‘bunların parktan  değil de, tek bir ağaçtan gelmediğini nereden biliyorsun?’

- Çocuk; ‘Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez’  diye yanıtlamış. 
‘Üstelik, manolyalar da katılıyor onlara. 
Hem biraz derin nefes alırsanız,
fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız.’

- Adam;  gözlerini hafifçe kısarak denileni 
yaptıktan sonra, teşekkür etmek için 
döndüğünde fark etmiş çocuğun kör olduğunu.

- Çocuk ise konuşurken bir anda sözlerini  yarıda kesmesinden anlamış adamın kendisini fark ettiğini.

- Çocuk; ışığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken: ‘Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim’ demiş, 
‘görmeyi o kadar çok özledim ki. 
Sizinkiler sağlam öyle değil mi?’

- Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken;
‘Artık emin değilim’ demiş. 
‘Emin olduğum tek şey, 
Senin benden iyi gördüğündür!.."

Bakmak ve görmek, baktığımızı doğru yorumlamak...
Görmek ama gönülden yürekten özgürce görmek!
"Zorba"da kendini yazmış Kazancakis gibi!
Onun yaşam, tabiat, insan, dostluk sevdalısı "özgür insanı"
Aleksi Zorba’sı gibi!..
Filozofça ‘’ne mutlu akıl gözü ile gönül 
gözünü birleştirip, farkına varmak doğada, 
dünyada, çevremizde olanlara içtenlikle bakıp görmek!
Ben de kesin tecritle kendi "OHAL’i ilan 
edenler"den olup, "yaşam kılavuzu" Zorba’yı okumayı, 
Kazancakis felsefesini incelemeyi, kalpten görmeyi öneriyorum dostlara.
"Dünyada, çiçek, çocuk, kuş" olduğu 
sürece korkma; 
"her şey yolunda demektir!.."

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.