Arama motoruna İzmir Valikonağı yazdığınızda yarım milyona yakın sonuç çıkıyor karşınıza. Son dönemde ölüme bırakılan 130 yıllık tarihsel yapıyla ilgili basın haberleri ilk sıralarda yer alıyor. Basın, yerel ölçekte konuya hak ettiği ilgiyi göstermiş anlaşıldığınca.
Ermeni aile Sivrihisaryan tarafından konut olarak yaptırılan bu konak mübadele sonrasında kamuya geçmiş. Kâzım Dirik’ten bu yana da vali konutu olarak kullanılmış.
Mustafa Kemal Paşa’yı ağırlamışlığı olduğunu da ekleyelim.
Mithatpaşa Caddesi’nde ve Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda neredeyse aralıksız yer alan sura eşdeğer yüksek yapılar estetikten de vicdandan da yoksun bir görüntü sunuyor. Valikonağı, bu olumsuzluğun orta yerinde varlığını koruyan nadide bir çiçek gibi varlığını sürdürmektedir. Kimilerine göre ayrık otudur.
Birkaç haftada bir de olsa bu hoş yapının önünden geçerim. Son yıllardaki geçişlerim iç sıkıntısına ve gerilime yol açar oldu. Yıkılmaya bırakılmış görünümü yürek parçalayıcı.
Neredeyse kapı, pencere kalmamış. Yapının içi dışına çıkmış dense yeridir.
Orada son olarak hangi vali oturdu bilemiyorum. Ama, bu tarihsel yapının çilesinin vali konutunun değişmesiyle başladığı söylenebilir.
İzmir’e 12 Eylül’ün kalıtı olan Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nı yapmakla yetinmeyenler Karantina sahiline bir de konut kondurmuşlardı. Uzun yıllar Ege Ordu komutanına konut hizmeti veren yapının izleyen sahibi Kâtip Çelebi Üniversitesi rektörlüğü olmuştu. Dört duvar haline getirilip yeniden yapılan konutun İzmir valisinin konutuna dönüştürülmesi gündeme geldi. Yeniden ciddi bir bakım onarım geçirdi.
Tarihsel valikonağı gözden düşmüştü bir kez.
Basın ve kamuoyu konuya ilgi gösterince yapının Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne devredildiği söylendi. Tepkilerin de etkisiyle tarihsel yapının valilikçe geri alındığı öğrenildi.
Bu ayrıntıları bir yana bırakarak sormalı!
Her kimin mülkiyetine ya da sorumluluğuna geçmiş olursa olsun!
130-140 yıllık bir tarihin yıkılmaya bırakılması kabul edilemezdir.
Bu yazıyı birkaç gün önce valikonağının önünden geçerken gördüklerim üzerine yazmış oldum.
Hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak gerekçelerle sınırsız para ayırabilen devletimizin ilgisini ve parasını tarihsel yapıdan esirgemiş olması ve esirgemeye kararlı görünmesi anlaşılır gibi değildir.
Yapılaşma çılgınlığının tavana vurduğu günümüzde İzmir Vali Konağı ve benzeri yapılar kötü örnek olarak mı görülüyor diye sormaktan alamıyorum kendimi.