Ajans Bakırçay
2022-06-17 09:03:45

UNESCO ve Tarihi Kentlerimizin Belediye Binaları...

Mehmet Gülümser

17 Haziran 2022, 09:03

İzmir-Selçuk-Bergama

Yurt dışı seyahatlerimi genellikle kendim planlarım. O ziyaret ettiğim kentin gecesini, gündüzünü şöyle doya doya yaşamak isterim. Bundan dolayı 7 günde 7 ülke 7 şehir gezilerini tercih etmem. Gezeceksem o kent tek olmalı ve o şehrin özel değerlerini keşfetmeyi arzularım. Avrupa ülkelerinin pek çok kentini gezdim gördüm ama tek tek inceleyerek. Bu seyahatlerimde keşfettiğim bir olguyu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Özellikle Avrupa kentlerinde Belediye veya Devlet kurumları tam şehrin göbeğinde yer almaktadır. Ve bu binalar kentin tarihiyle, kültürüyle uyum içinde çok eski yapılardır. O kadar estetik binalar ki kendinizi o binaların önünden ayıramıyorsunuz. Hemen fotoğraf makinenizi çıkarıp fotoğraf çekmeye başlıyorsunuz. Oysaki o kentlerin bazılarının geçmişleri sadece 300-500 yıllıktır. Buna rağmen gelin görün ki toplumlar, geçmişlerine bağlılıklarını göstermek için bu yapılarda devlet ve belediye kurumları görevlerini sürdürmektedirler.

Avrupa’da ki Çeşitli kentlerin Belediye Binaları

Bu binaların önünde genişçe bir meydan ve etrafta kafeler, küçük turistik dükkânlar yer almaktadır. Şehri gezerken dönüp dolaşıp hep bu meydana çıkarsınız. Hele güneşli günlerde, kapı önündeki sandalye ve masalarda oturan gezginler hem birbirleriyle sohbet eder hem de güneşin tadını kahvelerini yudumlayarak çıkarırlar. Bu tür kafelerde yerel halkla birlikte aynı atmosferi solumak da benim zevklerimden biridir. Bir sandalye masa da ben kapar, o ortamda kahvemi zevkle yudumlarım. Her tarafta cıvıl cıvıl ve hoş bir atmosfer var. Keşke biz de de böyle olsun diyorsunuz. Kentlerin, her türlü Festival, karnaval gibi etkinliklerde bu meydanlarda kutlanmaktadır.

Peki, bizdeki tarihi kentlerin durumları nasıl dersiniz? Hemen cevap vereyim hiç de iç açıcı değil. Ege bölgesindeki tarihi kentlerimizden Urla, Çeşme, Ayvalık hariç hemen hepsi beton binalarda hizmet vermektedirler. Allahtan, İzmir depreminden sonra önce Konak belediyesi başkanlık makamı Basmane semtindeki tarihi binaya, sonra da Büyükşehir Belediyesi Başkanlık makamını Kemeraltında ki eski belediye binasına taşıdı. Yıllardır söyler dururdum Başkanlık, sembolik de olsa o tarihi yapıları kullanmalıdır diye. Bu tarihi binada çalışmak ve misafirleri ağırlamak, Belediye Başkanı için çok büyük bir ayrıcalıktır. Geçen aylarda Şair Cem, Orhan Beşikçi ile Tunç başkanı ziyaretimizde, kendileri benim duyduğum duyguların aynısını bizlere aktardı. Başkan, bu binanın bu kentin geçmişini ziyaretçilerine hissettirdiklerini üstüne basa basa söyledi. Aynı tür cümleleri Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin bey de ifade etmiştir.

Bergama 1.sınıf çok özel bir ilçedir.

Ege bölgesinde UNESCO'ya girmiş iki kentimiz var. Bergama ve Selçuk Efes. Bunlar ne durumda derseniz? Selçuk hala tarihi su kemerlerini karşısındaki caminin yanındaki o estetikten uzak beton binada yıllardır hizmet vermeye devam ediyor. Eğer kültürel ve tarihi bir düşünceye sahipseniz bu durumu kabul etmememiz gerekiyor. Maalesef Bergama da aynı şekilde daha düne kadar 90'lı yıllarda inşa edilmiş beton binada hizmet veriyordu. Depremden sonra da Pazar yerindeki hasta yakınları için inşa edilmiş binada devam ediyor. Bu yıl ki deprem bu iki antik kentlerimiz için büyük bir şansa dönüşebilirdi.

Nasıl mı? Siz biraz soluklanın ben birazdan anlatmaya devam edeyim. Değerli dostlar, dünyanın hiçbir yerinde Efes ve Bergama gibi değerli ve bu büyüklükte antik kent yoktur. Bergama Asklepion’u antik dünyanın üç ünlü sağlık merkezinden biridir. Bu inanılmaz bir ayrıcalıktır. Diğerleri Kos ve Epidauros’ta bulunuyorlar. 4-5 medeniyetin yaşadığı ve kalıntılar bıraktığı bu iki özel kentimiz de şu anda UNESCO’ya dâhil olmuşlardır. Korunmaları, ihtimam gösterilmesi ve üzerlerine titrenmesi gereken dünya şehirleridir. Hele devletimiz, bu şehirlerimiz için her dönem elini açık tutmalıdırlar. Arasıra turizmden uzak olup ta bu konuda ahkâm kesenler diyorlar ki "Efendim reklamımız yapılmıyor, bu yüzden de şimdi turist gelmiyor." Bu sözlere kocaman bir hayır diyorum. Bu kentler o kadar çok tanınıyor ki inanamazsınız. Yurt dışında ben Bergama’dan geliyorum dediğimde hayretlerini 'ooooo' diyerek gösteriyorlar. İzmirli, Bergamalı Efesli olmak onların gözünde bir ayrıcalıktır. Ben, bunları bizzat yaşadım. Bakmayın bugünlerde yabancı turistimizin olmadığına. 2015 öncesine kadar bu antik kentlerimiz turistlerle dolup taşardı. Biz rehberler antik kentlerde tarihi yapıları anlatabilmek için köşe kapmaca oynardık. Peki, şimdilerde turist neden bıçak gibi kesildi derseniz? Bu konu uzun ama bir ipucu vereyim. Konjonktür ve Yukarıdakinin tatlı dil (!) sorunu. Geçer mi? Biraz zor, bir kaç yıl daha beklememiz gerekiyor.

Bergama ve Selçuk, etrafındaki kentlerimizi örnek alarak değil, tarihine değer veren dünya şehirlerini, örnek alarak hareket etmelidir. Hiç ifade edilmeyen bir gerçeği daha kuvvetlice dillendirmek istiyorum. Bergama öyle bir antik kent ki heykelcilikte, 16 yüzyıldan itibaren Avrupa’yı saran Barok ekolünü 2000 yıl önce ortaya koymuş bir yaratıcı kenttir. (bknz. Helenistik devir Heykeltıraşlığı- R.Özgan.- RRR. Smith.) ve bunu yaratan kentin belediye ve hükümet binaları bugün beton binalarda hizmet sunuyor; oysaki en azından 19 yy döneme ait binalarda hizmet etmeyi öncelik vermeliydi. Yani tarihiyle mütenasip olmaya özen göstermeliydi. Bunun için azıcık kültür ve vizyon lazım.

Bergama turlarımda, Akropole doğru giderken otobüste kenti, misafirlerimin yüzüne dönük anlatırdım. Şu bina müzemiz, şu sağ taraftaki tarihi bina Lisemiz, şu sol taraftaki bina kaymakamlık binamız derken turistlerin hemen hemen hepsi bu binalarımızı daha dikkatlice bakmaya koyulurlardı. Daha sonra şu binamız da belediye binamız derken suratlarını ekşiterek o binaya bakmaktaydılar. Bu anı her turumda yaşadım. O bakışlar bana diyordu ki; çeşitli medeniyetleri yaşamış bu kentin yönetim binası bu estetikten uzak beton binada mı hizmet vermekte öyle ha! hiç yakıştıramadım… Bu bir tezatlık ve çarpıklıktır deyip bizden duyarlılık beklemektedirler.

Bergama özelinde önerin var mı derseler? Olmaz olur mu alası var. İki örnek hemen sunayım;

Bugün ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü olarak kullanılan eski Bergama Lisesi binamız ne kadar güzel yakışır Bergama Belediye Başkanlık Makamına. Çok iyi yenileme sonunda hem ana bina hem de arkadaki yapılar tüm belediye birimlerini içine alır. Tam şehrin göbeğinde, kentin kalbinin attığı yerde, Halk rahatlıkla oraya ulaşır ve en kısa zamanda işini görebilir. Üstelik çözüm Ankara’da ise şu sıralar hiç de uzak değil. Aynı partidenler.

İkinci olarak yine meydandaki eski kaymakamlık makamı şimdiki restorasyondan sonra yine Kaymakamlık makamı olur hem de güzel de olur. Bunlar başarılabilir mi? Yeter ki istensin vision sahibi olan idareci, bu kültürel hamleyi yapar, şehrin dengeleri yerine gelir; çünkü kentin şakülü şu an kaymış durumda ne yazık ki!

Bunları yüreğim yanarak yazdım çözüm sizce nasıl olur bilirimde, bilmem…

Not; Yanı başımızda ki Ayvalık Belediyesi daha büyük tarihi yapıya taşındı. Belediye başkanı Sayın Ergin taşınacakları günü bizlere ne kadar bir heyecanla anlatmıştı. Şimdi zevkle Konuklarını orada ağırlıyor. Unesco yolunda emin adımlarla yürüyor. Acaba Bergama ve Selçuk bu kentten daha mı antik(!)? 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.