Ajans Bakırçay
2022-06-27 09:49:21

Tıbbi Patoloji Bilim Dalının İstanbul’dan Anadolu’ya Yayılması ve Güncel Sorunlar

Prof. Dr. M. Şerefettin Canda

27 Haziran 2022, 09:49

Tıbbi Patoloji Tıp eğitiminin temel bilim dallarından birisidir. Kısaca, Patoloji “hastalık bilimi” olarak da tanımlanır. Patoloji tıbbın “felsefesi” olarak bilinir.

Hastalıkların insan vücudundaki dokularda yapmış olduğu değişiklikleri gözle ve mikroskobik olarak inceler, böylece tanıya ulaşmaya çalışır.

Türkiye’nin tıp tarihi içerisinde Tıbbi patolojinin kuruluş ve gelişmesine baktığımızda, iki önemli bilim insanının öne çıktığını görmekteyiz.

Bunlar, Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar (1873-1936) (Fotoğ. 1) ve

Prof. Dr. Philipp Schwartz (1894-1977) (Fotoğ. 2)’dır.

Fotoğ. 1. Prof. Dr. Handi Suat Aknar (1873-1936). Türkiye’de çağdaş patolojinin kurucusu olup, 1904-1936 döneminde görev yapmıştır.

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar (1873-1936)

Avrupa’da eğitim görmüş ilk Tıbbı Patoloji Uzmanımız Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar (1873-1936)’dır.

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar 1904 yılında eğitim gördüğü Almanya’dan İstanbul’ dönerek, Gülhane’de göreve başlamış ve Türkiye’de çağdaş anlamda Tıbbi Patoloji’nin kurucusu olmuştur.

İstanbul Üniversitesi’nde de görev alan (1909) Hamdi Suat Aknar 1904-1933 döneminde Türkiye’de Tıbbi Patolojinin ve “Kanser Savaşının” öncüsü olarak görev yapmıştır.

Tıbbi Patolojinin, İstanbul’dan Anadolu’ya yayılmasını Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar’ın öğrencileri;

Prof. Dr. Lütfü Aksu,

Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu,

Prof. Dr. Perihan Çambel, vb önemli ve başarılı görevler üstlenmiştir.

“Kutsal Üniversite Bürokrasi Çarkı”

1932 yılında İsveç Nobel Komitesi tarafından, Nobel Ödülüne aday belirlemek üzere “nominator” olarak görevlendirilmiş olan Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar’ı, “kutsal üniversite bürokrasi çarkı”, 31 Temmuz 1933’de üniversite dışında bırakmıştır.

Philipp Schwartz (1894-1977)

1933 yılında, Atatürk’ün 1933 Üniversite Reformu ile yine Almanya’dan gelen Philipp Schwartz, 1933-1953 döneminde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı’nda görev yaprak, Hamdi Suat Aknar Hoca’nın “Alman Tıp Okulu” etkisi altında başlatıp, 1904-1933 döneminde yürüttüğü çalışmaları geliştirerek sürdürmüş ve Türkiye’de çağdaş patolojinin gelişmesinde önemli görev yapmıştır.

Fotoğ. 2. Prof. Dr. Phlipp Schwartz (1894-1977), Türkiye’de Hamdi Suat Aknar’dan sonra 1933-1953 döneminde görev yaparak, çağdaş patolojinin gelişesinde önemli katkı yapmıştır.

Tıbbi Patoloji Laboratuvarı Bütün Hastanelerde Gereklidir

Tıbbi Patoloji laboratuvarı, bütün hastanelerde hastalık tanılarının patolojik açıdan yapılabilmesi için gereklidir. Ayrıca Tıp eğitiminin de temel öğelerinden birisidir.

Günümüzde Türkiye’deki Tıp Fakültelerinin ve donanımlı hastanelerin sayısı, oldukça artmış olsa da, tıbbi patoloji alanında, “uzman” açığı sürmektedir. Çünkü tıbbi patoloji uzmanlığı çok kapsamlı ve incelikli bir çalışmayı ve eğitimi gerektirmektedir.

Tıbbi Patoloji Laboratuvarı Nasıl Çalışır

Patoloji, hastalıkların dokularda ve hücrede yapmış olduğu değişiklikleri incelerken ve araştırırken, çeşitli laboratuvar yöntemlerinden yararlanır.

Güncel olarak, doku kesitlerinin mikroskobik incelenmesi yanı sıra, doku kimya yöntemleri, immun doku kimya yöntemleri, moleküler ve genetik yöntemler de uygulanmaktadır.

Bu laboratuvar yöntemlerinin uygulanması için, hem iyi yetişmiş uzmanlara, teknik görevlilere, hem de yeterli araç-gereç ve kimyasal maddelere gereksinim vardır.

Ayrıca, tüm bu çalışmaların uluslararası düzeyde ve standartlarda yapılması ve her türlü denetime açık olması da zorunludur.

Sağlıkta ve Tıp Eğitiminde Demokrasi Kültürü ve “Harmoni”

- Türkiye’deki Üniversitelerin yönetim biçimi nedeni ile Patoloji Bölümlerinin gelişme ilişkisi nasıl oluyor!

- Ya da Patoloji Bölümlerinde görev alan bireylerin özellikleri, nitelikleri açısından durum nasıldır ve Patolojinin gelişme hızına ve niteliğine etkisi nasıl olmuştur?

Gerçekte bu koşullar tüm dünya ülkelerinde benzer olsa da her toplumun kendine özgü yerel ya da bölgesel özellikleri, kültürel özellikleri ve özellikle “demokrasi kültürü” açısından önemli ayrımları var.

Büyülü Sözcük: Harmoni

Güncel olarak Avrupa ülkelerinin, bu tür sorunları, ortak bilimsel bir amaca yönelmede büyülü bir sözcük olan ”Harmoni” ile aşmış olduğu görülmektedir (Fotoğ. 3).

Fotoğ. 3. Harmoni. 23 Nisan Çocukları (Açık erişim).

Bu özelliklerin bir kısmını 1930’lu yıllarda iki yabancı bilim insanı çok iyi belirlemiştir (Malche Raporu-İsviçreli Prof. Dr. Albert Malche'nin (Fotoğ. 4) 29 Mayıs 1932 günlü raporu, Phlippe Schwartz, vb).

Sonuç olarak, Türkiye’de Cumhuriyet öncesi geri kalmışlığımızı, Cumhuriyet sonrası gidermek için yapılan çalışmaların hızı ve kapsamının da değerlendirilmesi gerekiyor.

Fotoğ. 4. İsviçreli “Pedagoji Uzmanı” Prof. Dr. Albert Malche (1876-1956), 1933 Üniversite reformu raporunu hazırlayarak, hükumete sunmuştur.

Tıbbi Patoloji Sorunları

Tıbbı Patoloji sorunları açısından, birkaç örnek verecek olursak;

- Büyük kentlerde yerleşik kurumların ”örneğin Patoloji Bilim Dalının” Anadolu’ya açılımının hızı, niteliği, ölçüleri, öncüleri, karşılaştığı sorunlar.

- Büyük kentlerdeki kurumların kendi iç dinamikleri/iç dünyası/iç kaygıları/Türkiye’ye “nitelikli bilim insanı yetiştirme” konusundaki yaklaşımı “tarafsız/taraflı” tutumu.

- Merkezden uzak yerlerde görev yapan Patologların, ailesel kültürel çevresi, sosyal çevresi, konut bulması, çocuklarının eğitimi, vb konularda yaşadığı sıkıntılar’.

Aykırı Düşünceyi Yok Etmemek Gerekiyor

- Benzer soruları çoğaltıp tartışmak ve daha da önemlisi “konuşmak” gerekiyor, bir başka deyişle “aykırı düşünceyi” yok etmemek gerekiyor.

Çünkü, özellikle akademik yaşamda, kalıcı olan;

Bilimsel açıdan değerli “yenilikçi” (innovative) bilimsel çalışmalar üretmek, Yeni “yaratıcı” (inventive) buluşlar yapmak, İçinde yaşadığı toplumun bir sorununa çözüm üretmek, Uluslararası bilime katkı yapmaktır.

 “Sinmiş” insanların “aykırı düşünce” bildirmesi çok güçtür

 Çünkü “Galileo’nun dediği gibi “Dünya dönmeye devam ediyor”,

- Şimdi geriye dönüp baktığımızda ya da ileriye doğru görmeye çalıştığımızda; ortada açıkça görülen gerçekleri nasıl değerlendireceğiz.

- Anadolu’da birçok Tıp Fakültesi Patoloji anabilim dalının çalışma koşullarının ve yeterliklerinin çeşitli açılardan istenilen yeterlilikte olmadığı olduğu görülüyor.
“Taşıma Su İle Değirmen Döndürmek”

Fotoğ. 5. Pet şişelerde su taşıyarak, itfaiye tankerini su doldurmaya ve yanğını söndürmeye çalışıyorlar (1 Ağustos 2021, https://twitter.com/medyablok)

- Patoloji Öğretim üyesi bulunmayan yerler var. “Taşıma su ile değirmen döndürmek” bir yöntem, fakat bunun da önemli “yetmezlikleri” var.

- Üniversitelerimizin Anadolu’ya yayılmasının hızı/kapsamı, niteliği, aldığı yol nasıl daha ileriye gidebilir!

Üniversite Yönetim Biçimi ve Patoloji Bilim Dalının Gelişim İlişkisi

Patoloji Uzmanları Yurtdışı Eğitimi Görmelidir

- Yurt dışı eğitime giden Patoloji uzmanlarının yolu nasıl açılır, geçmişte nasıl katkı sağlanabildi, kendi olanakları ile gidip gelenlere nasıl kucak açılabildi!

Patolojide Üst Uzmanlıklar Önemlidir

- Patolojinin üst-uzmanlıklara yönlenmesinde ne kadar “geç kalındı” nasıl aşıldı, ne getirdi, ne götürdü?

Performans Sisteminin Etkileri

- Günümüzde uygulanan “performans sistemi” neler getirdi/neler götürdü/, bu sitemin sonuçları ve güncel durum bilimsel açıdan nasıl etkiler doğurdu!

- Üniversite Tıp Fakültelerinde, yıllar içinde bin bir emekle oluşmuş akademik kadronun, “dağılması”, “işlevsizleşmesi”, “edilgenleşmesi”, “sinmesi” (sinikleşmesi) ne anlama geliyor?

“Ağaçtaki Kuşlardan Birisine Bir Taş Atılırsa, Bütün Kuşlar Uçar”

Fotoğ. 6. Ağaçtaki kuşları ürkütmek ve kaçırmak (Açık erişim).

- Unutulmamalı ki, Akademik kadrolar, “özgürlüğüne düşkün” insanlardan oluşur. “Baskıcı yöntemler” akademik dünyada değer bulmaz.

- Güncel “performans sistemi” yeni Patoloji Asistanlarının yetişmesine özellikle bilim insanı niteliği kazanmasına nasıl bir etkisi yapıyor!

- Klinik dalların yeterli-etkin çalışması, cerrahi ve girişimsel çalışmalar, patolojinin çalışma düzenini de belirler.

“Genç Emekli Bilim İnsanlarımız ve Patoloji Uzmanlarından” Nasıl Yararlanıyoruz!

-Bir başka örnek “Genç Emekli Bilim İnsanlarımız ve Patoloji Uzmanlarından” nasıl yararlanıyoruz! Örneğin diğer ülkeler, ABD nasıl yararlanıyor, Türkiye ne yapıyor.

- (Aziz Sancar, Askerlik çağdaşım ve yaklaşık aynı üniversite dönemindeyiz, TV de izliyorum ABD’de Laboratuvarında çalışıyor. Türkiye’de ise buna olanak yok, ayrıca performans nedeni ile Rapor bakmak, çıkarmak, yayın yapmak da olanaksız, vb).

- “İSTEGE BAĞLI OLARAK” Büyük kentlerimizde çok sayıda “genç ve dinç” emekli bilim insanlarımızdan, dijital teknolojinin yardımı ile yararlanmak gerekir.

Çözüm Odaklı Tartışmalar

- Bizim de açıkça bu tartışmaları, çözüm odaklı yapmamız, ileriye doğru “vizyon” koymamız, dünyadaki yenilikler konusunda bilgili olmamız gerekiyor ki gelişen dijital ve moleküler teknoloji ve bilimden olabildiğince yararlanarak ileri adımlar atalım.

“Mobilite” Önemlidir

Fotoğ. 7. Günümüzde, "mobilite" araçları değişiyor, bilim insanlarının da “mobilite” göstermesi gereklidir (Açık erişim).

Bunun sağlanmasında önemli etkenlerden birisi de, patoloji alanında çalışan bilim insanlarının “mobilite” olanaklarının arttırılmasıdır. Üniversite yönetimlerinin bu konularda daha çok bilgili/ilgiili ve daha açık düşünceli olması gerekiyor.

--------------------------------

SONUÇ

Osmanlı Döneminde yaklaşık 270-300 yıl Matbaanın geç gelmesi gibi,

günümüzde de dünyadaki yükselen değer, “dijital teknolojiden” daha hızlı ve daha çok yararlanmanın yollarını aramalıyız.

Bu amaçla;

- Daha çok dayanışma yapmak,

- Aykırı düşünceye saygı göstermek ve üzerinde düşünmek,

- Akademisyenlerimizi ve bilim adamlarımızı desteklemek,

- Daha çok kapsayıcı olmak,

- “Küçük kümeler sosyolojisi” den uzaklaşmak,

- Akademisyenlerimizin “mobilite” yapmasını ve

- “Harmoni” içinde çalışmasını sağlamak;

- Üniversitede, dersi ayakta izleyen “Atatürk” gibi, “bilim insanlarına” saygı göstererek (Fotoğ. 7),

- “Ulusal kültürel değerlerimizi” unutmadan,

- “Geç kalmışlığımızı” kapatabileceğimizi düşünüyorum.

Fotoğ.8. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, konferansı ayakta dinlemesi, bilime ve bilim insanlarına saygıyı açıkça göstermekte (30 Aralık 1930, İstanbul Hukuk Fakültesi).

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.