Ajans Bakırçay
2023-01-26 13:13:05

Taşı toprağı tarih; Çandarlı

Murat Solmaz

26 Ocak 2023, 13:13

Aynı gün içinde iki farklı noktasında farklı iklimleri yaşayabileceğiniz, eşsiz manzarası ve doğası ile tanınacak ve her adımında tarihin tüm dönemlerinden izler taşıyacak bir yer düşünün. Çandarlı işte öyle bir yer. Bu yazımızda Çandarlı’nın tarih öncesi dönemlerine değineceğiz.

Eski ismiyle Pitane, Bakırçay’ın denize döküldüğü yerin yaklaşık 5 kilometre batısında, dil biçiminde bir yarımada üzerinde yer alan, Aiolis bölgesinin en kuzey yerleşimidir.

Osman Hamdi Bey’in ve 1910-1911 yıllarında Bergama kazı ekibinden A. Conze ile W. Dörpfeld’in yaptığı kazı ve araştırmalarda, bugün üzerinde Ada Mahallesi’nin bulunduğu yarımadanın üzerinde çok sayıda arkaik ve Yortan tipi kaplara rastlanmıştı.

Bu kazılar yüzeysel olarak yapılmıştı. 1958 yılına gelindiğinde bugün Bergama Müzesi’nde sergilenen Kuros heykeli yerleşik halk tarafından bulundu. Bunun üzerine ünlü arkeolog Ekrem Akurgal ve ekibi bölgede kazılara başladı.

Ekrem Akurgal bu kazıları şu şekilde anlatmıştır; Pitane'de (Çandarlı) 1958 tarihinde ortaya çıkan bir arkaik heykel nedeni ile gittiğimde kentin berzahında güzel oryantalizan vazolar içeren birantik mezarlığın bulunduğunu görerek hemen kazı yapmaya karar verdim. 1965 yılına değin süren bu kazıyı o sırada asistan olan Cevdet Bayburtluoğlu ve Ümit Serdaroğlu ile yürüttüm. Çalışmalara arkeoloji öğrencileri olan Güven Bakır, Tomris Bakır ve Brigitte Schauenberg-Frier de başarı ile katıldılar.

Hergün bir kaç düzine vazo ve birçok küçük buluntu veren bu nekropolis şimdiye değin Anadolu'da ortaya çıkarılmış en zengin Eskiçağ mezarlığıdır. İstanbul Arkeoloji Müzesinde büyük salonda, birkaç odada Çandarlı eserleri sergilendiği gibi, depolar da yine bizim kazıdan gelme eserlerle doludur. İzmir Arkeoloji müzesinde de Çandarlı eserleri sayı bakımından ön sırada yer alır. Bir vitrin dolusu Çandarlı eseri de Bergama müzesinde sergilenmektedir.
Pitane'de gün ışığına çıkan eserler genellikle M.Ö.(625,500) tarihlerinde üretilmişlerdir. Chios türü Oryantalizan vazolarla taşra ürünü eserler büyük önem taşırlar.

Ayrıca Ekrem Akurgal, 1960 yılında yayınlanan Türk Arkeoloji Dergisi’nde yer alan makalesinde Pitane kazılarını da raporlamıştır. Bu raporda; Çandarlı Nekropolisi arkaik çağ Anadolu ölü gömme gelenekleri ile ilgili mükemmel örnekler vermektedir. M.Ö 6. Y.Y.'ın ikinci yarısına tarihlenen cesetler yakılmaktaydı. Yer yer koyu yangın izleri görülmekte. Ölünün cesedi yakıldıktan sonra çeşitli büyüklükte vazolara konur ve öyle gömülürdü. Birçok mezar küpleri etrafı kaba taşlarla çevrili 3-5 metre civarında daire içinde aile mezarlığı içinde yer alırdı. Bu vazoların ve küplerin yanında hediyelik küplerde mezarın yanına konurdu. Kuros heykeli de Çandarlı antik mezarlığında bulunmuştur. Anlaşılıyor ki bu heykeli Pitane şehrinin zengin bir hemşehrisi diktirmiş olsa gerek. (Türk Arkeoloji Dergisi, 'Çandarlı Pitane Kazıları', E.Akurgal, Sayı: 10/1, S.5-6)

Tarihi Pitane şehrinden günümüz Çandarlı’sına hemen hemen hiçbir antik dönem eseri kalmasa da bulunan arkeolojik eserler önemli bir kentin ve kültürel mirasın olduğunun kanıtıdır. Pitane’nin iki limanı vardı. Batı sahiline bakan liman rüzgar ve dalgalara açıktır. Bu nedenle Doğu’da kalan limana dişi liman, batıya açılan limana erkek liman adı verilmiş. Günümüzde batı limanında bulunan dalga kıran antik dönemde inşa edilmiş dalgakıranın üzerine yapılmıştır. Tarihte yarımada olmadan önce Pitane’nin bir ada olduğu tahmin ediliyor. Strabon’un eserinde bu adanın 2.5 metre yükseklikte surlarla çevrili olduğu bahsedilmekte. Günümüzde bu taş blokların bazıları tarihi yarımadada görülmektedir.

M.Ö. 484 ile 423 arasında yaşayan Heredot’un çağdaşı olan Lesbos’lu tarihçi Hellenikos’un "Ben gerçek bir Pitane’liyim" demesinden, Pitaneli olmanın o tarihlerde bir ayrıcalık olduğu düşünülebilir. (Umur Daybelge, Bilimin İlk Kitabı Pitaneli Autolykos,s.10)

Pitane’nin kurucularının Amazonlar olduğu bilinmektedir. Bu bilgi söylencelerde kalsa da birçok antik yazar Amazonların önce Karadeniz’e ardından Ege sahillerine yayılarak koloniler kurduğundan bahseder. Amazon kadın savaşçıları ve Kadın Tanrıça olgusu Yunan inançlarından farklı Anadolu inançlarında yer alır.

Pitane ya da Pitana adlandırmasının kökenine inecek olursak, kelimenin yapısının Luwi diline dayandığını görüyoruz. O halde Smyrna, Atarna sözcükleri ile akraba ve Hellenistik Dönemden de öncesine ait olduğu anlaşılmaktadır.

Pitana sözcüğünün anlamında kadın kenti, ana kenti, kraliçe kenti, Amazon kenti ve giderek dinsel kadın kenti yani tanrıça kenti anlamına ulaşmaktayız. Böylece Amazonlardan önce Anadolu’nun anaerkil toplum yapısının izlerini görmek mümkündür. (Eyüp Eriş,Çandarlı’nın Öyküsü,s.27)

Günümüze yaklaştıkça Cenevizlilerin kenti istilası ve yerleşmesi büyük ihtimal antik dönem yapılarını yok etmiştir. Ceneviz ve ardından Osmanlı hakimiyeti günümüze kadar ayakta kalan Çandarlı Kalesi’ni miras bıraktı bizlere. Hala daha tarihi serüveni denize çıkan her sokağında hissedebildiğimiz Çandarlı’da mistik bir ortamı yaşadığımız gerçek.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.