Ajans Bakırçay

"Dikili ve Kınık OSB'de küçük üreticiyi düşünen yok!"

TARIM HAYVANCILIK

Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri (TDİOSB) köylülüğü ve küçük üreticiliği yok edecek.

İzmir’de Dikili ve Kınık ile başlayan Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri Projelerinin dokuz ilçede uygulanacağını belirten Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube yöneticisi Çelik; "Bu büyüklükler endişe verici. Özellikle doğal kaynaklar açısından tehlikeli” dedi.

Zerrin Çelik, bölgelerin büyük sermayeye sahip olanların, büyük işletmelerde monokültür ve sözleşmeli üretim yapanların sistem içerisinde yer alabileceği bir yapı olduğunu ve bu kriterleri yerine getiremeyenlerin ücretli işgücüne dönüşeceği söyledi.

Haber: Namık Alkan

Prof. Dr. Tayfun Özkaya ise bölgelerin çevre, hayvan sağlığı ve halk sağlığı açısından çok ciddi sorunlar doğuracağını ve küçük çiftçiliğin ortadan kalmasına katkıda bulunacağını kaydetti. BirGün Ege için yazdığı makalede Özkaya, “Bu konuda çalışan uzmanları; agroekolojik, çoklu ürünlü, insan ve hayvan sağlığına, ekolojiye duyarlı, çiftçi ve tüketici haklarına dayalı tarım sistemlerine eğilmelerini öneririz. Halkımız da rahat olsun. Bu projelere karşı çıkmak tutuculuk değildir” dedi.

BÜYÜKLÜKLERİ ENDİŞE VERİCİ

Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri’nin on yılı aşkın bir süredir gündemlerinde olduğunu kaydeden Çelik, İzmir’in de dahil olduğu uygulamaların, toplamda 27 il için planlandığını kaydetti. İzmir’de Dikili ve Kınık ile başlayan projelerin dokuz ilçede uygulanacağını belirten Çelik, “Dikili’de jeotermal kaynaklı sera kurulacak ve Avrupa’nın en büyüğü olacak. Yine Ankara’nın Çubuk ilçesinde 20 bin büyükbaş hayvanın kurulan bu organize sanayi bölgesinde toplanması planlanıyor. Bu büyüklükler endişe verici. Özellikle doğal kaynaklar açısından tehlikeli” dedi.

Çelik, şunları söyledi:

“Bu bölgeler aracılığıyla, bitkisel ve hayvansal üretimde yeni teknolojileri uygulayabilen büyük işletmeler yaratmak, maliyetleri düşürmek, sürdürülebilirlik, tarım-sanayi entegrasyonu, ihracatın ve uluslararası düzeyde rekabetçiliğin artırılması ve oluşacak çıktılardan daha çok kişinin faydalanmasının beklendiği dile getiriliyor. Tüm bunların ise ancak üreticilerin ve sanayicilerin kümelenmesi ve ihtisaslaşması ile olabileceği iddia ediliyor. Kümelenmeyi kısaca, bir sektörün tüm aktörlerinin aynı bölgede yer alması olarak tanımlayabiliriz. Kümelenme mantığında şirket, firma ya da kuruluşların birbirini tanımaları ve kendi aralarında rekabet halinde olmaları beklenir. Organize üretim yapmak ve gelişimi sağlayabilmek için aktörler arasındaki ilişkileri düzenlemek kümelerin gelişimi için şarttır. Yani kapitalist sistemin dayattığı tek tipleşme, yönetme ve merkezileştirme, rekabetçilik dolayısıyla da piyasa ekonomisine eklemlenmek bu projelerin olmazsa olmazı. Öte yandan, organize sanayi bölgelerinin vadedilen faydayı sağlayamadığı bir durum varken, buna tarımı ve çiftçiyi dahil etmeye çalışmak düşündürücü.”

EMEK SÖMÜRÜSÜ OLUŞACAK

Çiftçiler açısından; büyük sermayeyesahip olanların, büyük işletmelerde monokültür ve sözleşmeli üretim yapanların sistem içerisinde yer alabileceği bir yapıdan bahsedildiğini kaydeden Çelik, “Tüm bu kriterleri yerine getiremeyenlerin ücretli işgücüne dönüşeceği ve büyük bir olasılıkla emeğinin sömürüleceği bir durum oluşacak. Öte yandan bu uygulamalarla üretici maliyetlerinin düşürülmesi de pek mümkün görülmüyor. Kısacası köylülüğü, üretim birimlerinin bağımsızlığını ve özerkliği bitirmenin başka bir yolu olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca yaşadığımız Covid salgınında ya da iklim krizinde devasa işletmelerin daha çok etkilendiklerini, uzun tedarik zincirinin sarsıldığını ve ücretli işgücünde ki aksamaları gördük” dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.