Ajans Bakırçay
2020-09-29 18:42:04

Tanrı, Feminizmi "Erk(ek)leşmek"ten Korusun!...

Arzu Pek

29 Eylül 2020, 18:42

Femizm karşıtlarınca "ERK(EK)LEŞMEK";

Erkeğe benzeyen bir kadın halini almak...

Hadım edilme korkusu...

Dehşet verici bir çılgınlık..

Cehenneme davetiye...

Evrensel dengesizlik..

Kaos nedeni...

Sonun başlangıcı...

"ERK(EK)LEŞMEK"

Sporcu bir kadının, küçülen göğüsleri ve daralan kalçaları üzerinden kadın bedeninin şehvet uyandırma sorumluluğu taşıyan estetiğinden yoksun kalmak.

"ERK(EK)LEŞMEK"

Yalnızca erkeğin hakkı olan (?!) ekonomik gücün kadın tarafından ele geçirilmesi ile dağılan yuvalar. Artan boşanmalar (Oysa dağıtıp yıkma işlerini en iyi erkekler yapar. Bizim ne haddimize?)

ERK severler tarafından tanımlanan "erkekleşme" kavramı tüm bu açıklamaların hepsini kapsar.

Feministler için "erkekleşmek", "erk" leşmek üzerinden tanımlanan bir özeleştiri mekanizmasıdır. Zaman zaman içe dönmeyi bireysel ya da grup olarak kendi kendini sorgulamayı gerektirir. (Yapabilene)

Feminizmin amacı erkeği taklit etmek değil; biyolojik, psikolojik, zihinsel yani tüm farklılıklarıyla kadının erkekle eşit olduğunun kabul edilmesidir.

Bahsedilen erkeğe benzeme kaygısı, biraz ruj, bir parça allık ya da dolgu sutyen takviyesi ile giderilebilecek sığlıkta değildir. Ekonomik özgürlüğüne kavuşmuş bireyin mutsuz olduğu ve iyi muamele görmediği bir yerde kalmaması kadar doğal bir durum olamaz "birey" dendiğinde sözü edilen "erkek" ise normal, "kadın" ise sakıncalı görülmesi, feminizmin verdiği mücadelenin ta kendisidir.

Feminizm, "erkekleşmek" ile ilgili özeleştiri mekanizmasını çalıştırdığında değerlendirme ölçütü daha çok sosyolojik bir boyut kazanır. Toplumsal erkin oluşturduğu baskı ve adaletsizlikle birey tek başına mücadele edemez. Etmemelidir.

Ayrıca, her ne kadar ekonomik güçlerini elde etmiş olurlarsa olsunlar, ayakları üzerinde tek başına sapa sağlam yere basıyor dahi bulunsalar, kadınların bir arada durmaları, bir arada olmaları zorunlu bir haldir. Bu birliktelikten doğan gücün başarısını anlatmaya gerek yok. Kadınların DAYANIŞMA içindeyken erkeklerden çok daha sesli, yüksek enerjili, mantıklı, kontrollü renkli, çok yönlü, yaratıcı ve çözüm odaklı muhalif eylemlerinden onlarcasına şahit olduk.

Tehlike, tam da burada başlıyor. Hiç alışık olmadığı miktarda gücü deneyimleyen kadın, bazen kendi özel hayatından kalma yaralarına iyi geldiğini düşündüğünden midir nedir? O gücü fazlaca benimseyip, merhem olarak kullanmaya başlıyor. Çoğu zaman da fark ederek yada fark etmeyerek kendi grup ideolojisinin üzerinde tutup, bulunduğu alandaki erkin içinde var olabilmek adına ve yine bu var oluşunun dayanılmaz hafifliği ile bireysel tahakküm alanı oluşturuyor. (Tüm şikâyet ve memnuniyetsizliklerine rağmen) Üstelik bunu yaparken, kız kardeşlerini ötekileştirdiğine bakmaksızın.

Kimi zaman da, kendi yaralarınla benzerlik taşıyanlar ile alt kümeler kurup, grup içinde gruplar oluşturuyor. O tertemiz, tüm kadınların saf ruhunu taşıyan masum DAYANIŞMA gücünü, kendine ve küçük acınası birlikteliklerine aitmişçesine sahiplenmeye çalışıyor ve kirletiyor. İşte, kirletilmiş bu güce biz "erk(ek)leşmek" diyoruz.

O güç ki artık, bütün kadınları değil, bir kısmını temsil eder. Sadece onlar tarafından, yine, onların öncelikleri için kullanılır. Sanırım "Kadın kadının kurdudur" vb. türde sözler de bütün bu güç kirlilikleri üzerinden kurgulanmışlardır.

"Güç"ün yan etkileri çok fazla olduğundan adil paylaşımı gerektirir. Egoya değil ruha hitap ettiği, savaşa değil barış'a çalıştığı, yok etmeye değil var olmaya odaklandığı sürece faydalıdır. Gücü tekelleştirdiğinizde erkekleşmiş olursunuz. Öyle olursa ne mi olur?...

Tek başına kaldığında kadınların arasında başını yerden kaldıramayan basiretsiz erkeklerin, üçü beşi bir araya gelir, etrafa sataşıp laf atar ve hırgür çıkarırlar ya. İşte bu gibi olaylarla benzeri eylemlerin içinde bulursunuz kendinizi. Eleştirileri kaldıramaz hale gelirsiniz. Öz eleştiriyi ise mümkün olduğunca geçiştirmeye yada garanti altında yapmaya özen gösterirsiniz. Sizi ve fikirlerinizi benimseyen herkes ve her şey demokratiktir Aksi bir durum, haklılık payı olup olmadığına bakılmaksızın antidemokratik olarak tarafınızca mimlenir.

Ve bir gün öyle bir yerde bulursunuz ki kendinizi asla dönüşü olmayacaktır. Farklılıklarınızla var olmaya çalışırken sizinle aynı pencereden bakmayan veya baksa bile sizinle aynı manzarayı görmeyen farklılık sahibi kız kardeşlerinizden birinin ya da bir kaçının başına gelebilecek kötü şeylere sevinir olmuşsunuzdur. Kayıpları zafer olarak görmeye başlamışsınızdır.

Aslen kurbanı olduğunuz bu kirli gücü yitirmenin endişesiyle kendi inancınızın manipülatörü haline gelirsiniz. Geriye dönüp baktığınızda Kendi ideolojinizi de yine bizzat kendiniz provoke etmişsinizdir. Bu konuda sizi uyaranları bunu size hatırlatanları da düşman ilan etmişsinizdir. Bağımlılıkların en kötüsüdür "güç" bağımlılığı...

Kirli değil temiz bir gücün etrafında buluşmak üzere...

Tanrı Feminizmi "ERK(EK)LEŞMEK"ten korusun…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.