Ajans Bakırçay
2022-09-04 11:07:43

Taksi

Dr. Ceyhun Balcı

04 Eylül 2022, 11:07

Taksi, ülkemiz merkezi yönetimiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında geçen bilek güreşinin aygıtına dönüştürüldü. İlkeden ve tutarlılıktan yoksun bu çatışmanın tümüyle politik karşıtlaşma üzerinde yükseldiğini belirtmeye bilmem gerek var mı?

Gerçeklere ve verilere bakıldığında İstanbul’da bir taksi eksikliği olduğu kuşkusuzdur. Azmanbul’da taksi sayısınıda yapılacak artış bir yandan eksikliği giderirken diğer yandan da taksi hizmetindeki düzeyi ve niteliği yükseltecektir.

Bu satırların yazarı olarak İstanbul’daki taksi yetersizliğini bire bir yaşadım. Bu önemli konunun kısır politik çekişmeye konu edilmesi anlaşılır olmadığı gibi taksiyi böylesi bir tartışmanın konusu yapmanın insafla, vicdanla ve de ahlâkla ilintisinin olamayacağını saptamış olalım.

Taksi yetersizliği yalnızca Azmanbul’un sorunu değil elbette.

Mevsimsel nüfus farklılıklarının keskin olduğu dinlence beldelerimizde de benzer sorun yaz döneminde tüm yakıcılığıyla yaşanıyor.

Çeşme’den örnek vererek anlatmaya çalışalım.

Bundan 5 yıl kadar önce yurtdışında yaşayan aile dostlarımız bir haftalık dinlence için Çeşme’yi seçtiler. Araçları yoktu. Türkiye’deki trafik ortamı gözlerini korkutmuş olmalı ki, olanakları olduğu halde araç kiralamaktan da kaçındılar. Taksiyle ulaşım sorunlarını çözeceklerini varsaydılar.

Fena halde yanıldılar!

Genel olarak iyi ve olumlu giden Çeşme dinlencesi bu nedenle karabasana dönüştü.

İlginç olan da şuydu.

Taksi duraklarını aradıklarında olumsuz yanıt almıyorladı.

Gönderiyoruz ya da şimdi gelecektir türünden oyalamalarla tıpkı yönetenlerimiz gibi insaf, vicdan ve ahlâk sınırlarını zorlamakta sakınca görmüyorlardı.

Taksi kaynaklı olumsuzlukla sonuçlanan Çeşme dinlencesi “bir daha asla” dedirtmişti dostlarımıza. Üzüntümüzün yanı sıra başımızın önümüze eğildiğini aradan geçen zamana karşın unutamıyoruz.

Bu olumsuzluktan bir çözüm çıkar umuduyla çeşitli girişimlerimiz oldu.

Öncelikle taksi esnafı odasına yazılı başvuruda bulundum. Aldığım yanıt çözümsüzlüğün çözüm olduğunu düşündürecek türdendi.

Daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvurdum. Başvurum sessizlikte yankılanmaktan öte işlev görmedi.

Geçen hafta bir komşumuzun başına gelen, bu sorunun olanca ağırlığıyla sürdüğünü göstermekteydi.

Çeşme otogarından kalkacak İstanbul otobüsüne yetişmek için taksi çağırma serüveni insaftan, vicdandan ve ahlâktan yoksun bir karşılık bulmuştu. Neyse ki, komşuların yardımıyla yolcular otobüslerine kılpayı yetiştirildi de daha fazla olumsuzluk yaşanmamış oldu.

Turizm için her türlü çıtayı yerlere indiren, gülünç bedeller karşılığında dört dörtlük konaklama olanakları sunan ülkemizin taksi sorunu karşısındaki umarsızlığı anlaşılır gibi olmasa gerektir.

Yazıyı çözüm önerisiyle bağlayalım.

Çeşme örneğinden yola çıkarak İzmir’den bir çözüm üretelim.

İzmir yerel yönetimleri ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ortaklığında, yaz ayları için İzmir merkezde işi azalan taksilerden geçici kaydırma yapılamaz mı?

Hatta, bu yapılırken araçların marka ve modellerinin yanı sıra sürücülerinin yabancı dil bilgileri ölçüt olarak alınamaz mı?

Böylelikle bir yandan taksi eksikliği giderilirken diğer yandan da bu nedenle yaşanan olumsuzluklara ve yoksunluklara son verilemez mi?

Böylesi bir adım atamayacak denli yetenekten ve yetkiden yoksun mudur yönetsel birimlerimiz?

Kendimi bildim bileli Türkiye’nin adı önüne “gelişmekte olan” sıfatının konmasından rahatsızlık duyarım. Bir türlü gelişmiş olamamanın iç sıkıntısını duyumsarım.

Taksi sorununu çözemiyor olmak da “gelişmekte olan” sıfatının önemli nedenlerinden birisi midir diye sormaktan alamıyorum kendimi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.