Ajans Bakırçay
2019-12-12 15:08:46

Semtlerin Sıcaklığı ve Değişen Şeyler...

Salim Çetin

12 Aralık 2019, 15:08

Basmane Günlerini izlerken aklımın bir köşesinde 70 ‘ li yılların Yeşilyurt’ u dönüp duruyordu.

Merkezinde bir cami, onun etrafında birkaç caddenin olduğu, harıl harıl bir haftada izinsiz, plansız evlerin yapıldığı bu yerin, nasıl birkaç on yıl içinde koca bir semte dönüştüğü..

Anadolu’ dan gelen insanların yurt edinirken yaşadıkları acılar, şehre tutunma hikayeleri, ruhsatsız, plansız yapılan o evlerin ve o sokakların bir mahalleye ve semte dönüşme serüveni…

Aslında İzmir’ de ve diğer şehirlerimizde benzer hikayeler aynı, 70’ li yılların başında göç ve gelip şehre yerleşmek..Bir cümlede özetlenen bu yol haritası esasında son kırk yıllık bir sorunun tarifidir. Başka bir deyişle şehirlerin doğal yollardan gelişimini bozan, mahalle yapısını altüst eden, yeni ve farklı aidiyetler yaratan bir canavar.

Sorunun bir yanında şehrin fiziki olarak bozulması var ama diğer yanda ise insanımızın iç dünyasında yaşanan uzun bir tahribat.

Çoğu zaman bizler insanı unutup şehri bozulan mahalle yapısını düşünüyor bu konular üzerinde düşünce geliştiriyoruz…

Ya insan…

***

Şimdi gelin birlikte mahalle’ yi kuralım…

Yıl 1970.

Yer Yeşilyurt, Hatay semtinin bitişiği.

Benim anımsadığım tarlala, bol miktarda emlak ofisi. Bir hafta içinde imece usulü ile yapılan evler, şehre tutunmanın işareti olarak sokakta yerini alıyordu. Tek katlı bu evler birer kale misali gibiydi; dünyada ve şehirde tutunacak bir dal’ dı göçle taa Erzurum’ dan Kars’ tan buralara gelenler için…

Her evin bitiminde sanki kutlama yapar gibi bir araya gelip birbirine yaslanan bu insanlar kendilerini ödüllendirirdi adeta. Bu minval üzere akşamüzeri birlikte içilen çaylar, Erzurumdan, Kars’ tan gelenlerin birbirine ikram ettiği keteler, katmerler; Feramuz Amca’ nın bu şenliği Sümmani’ den söylediği türkülerle süslemesi ise tadından yenilmeyecek bir durumdu.

Buralar henüz mahalle değildi ama örüntüler “Mahalle” olgusunun taşlarını döşüyordu, öyle ya evler çoğalıyor, sokaklar ortaya çıkıyordu.

Nitekim öyle oldu, bu gecekondular çoğaldı, bir mahalle sıcaklığına kavuştu, aynı fırından, aynı manavdan alışverişler yapıldı, aynı berberde saçlar kesildi, bununla da kalınmadı her sabah aynı insanlar aynı meydandan geçerek otobüse binince önce başlarıyla birbirlerine selam verdiler, hal hatır sordular. Gün oldu semtlerine dışarıdan biri bir şey söyleyince semti inadına savundular, giderek oturdukları semt onlarda bir tiryakilik yarattı; o semtin parkı onları ilgilendirir oldu, oranın bakımı, yeşili, belediyenin görevlendirdiği çalışanın doğru çalışıp çalışmadığı bile artık onların ilgi alanına giriverdi..Aynı şey semtin meydanı için, yolları için, çalışan otobüs hattı için de geçerliydi.

Hani semti bir idari birim olarak tanımlıyoruz ya aslında, bu idari birim olmanın hikayesinden öte şeyleri de unutmayalım.

Şimdi.

Benim anlattığım tarih 1970’lerin başı, aradan geçen zaman mahalleyi de şehir kavramını da değiştirdi. Çok katlı apartmanlar insanların birbirlerini tanımasının önüne engel çıkardı.

Gelenler kısmen şehre uydu. Velhasıl yeni kavramlar ve durumlar ortaya çıktı.

“Bunlar ne “dediğinizi duyar gibiyim…

Yazılarımda dilimin döndüğünce anlattığım hep işte bu değişimin ayak izleri…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.