Haziranın 24’ünde benim de yönetiminde olduğum Sosyal Demokrasi Derneği’nin Genel Kurulu yapıldı. Bu nedenle, Urla’dan epeydir uzak kaldığım İzmir’e birkaç günlüğüne döndüm.
Gördüğüm; sıcak, İstanbul’u aratmayan bir trafik ve her büyük şehirde olan karmaşa idi.
Sanki İstanbul’a benzemek an meselesi gibi geldi bana.
Bu şimdi başka bir tartışma ama ben size derneğimizi anlatayım:
Ankara merkezli pek çok yerde de şubesi olan bir dernek bizimkisi
Demokrasi fikrini içselleştirmiş, demokrat tavırdan taviz vermeyen, Atatürkçü, çağdaş vatandaşlarla yaşamı yeniden örgütlemek ana amaçlardan.
Bu bağlamda buna uygun konular; ekonomiden, siyasete, yönetimden, sanata değin derneğin faaliyet alanında
Bunlardan pek çoğunu yaşama geçirdik; her ay yurttaşları bir araya getiren bir söyleşi ve panel, Sosyal Demokrasi’ nin farklı yanlarını inceleyen dört aylık süreye yayılan sertifika programı ve daha bir dizi buna benzer çalışma yaptık.
Tabii bunlar pandemiden önceydi.
Şimdi buradan bakınca bütün bunlar iyi niyetle yapılan işler ama koca bir denizin içinde ada bile değil, denilebilir!
Olsun, gene de herkes üzerine düşeni yapmalı, bu vatandaş olmanın şaşmaz kurallarından biri.
Bu bakımdan içimiz rahat, bir STK olmanın en azından gereğini yerine getirdiğimizin huzuru var içimizde.
Fakat yukarıda da söyledim, bizim ulaşabildiğimiz kitle sınırlı, bunun için kaynak, olanak ve müthiş bir tanıtım olanağı gerekiyor, bu da bizde olamayan kısım…
Aşağı yukarı bütün STK'lar bu sorunu yaşıyor.
Denebilir ki ülkemizde görülen örneklerden hareketle, devlet ve belediyeler, TÜGVA ve başka STK’larda olduğu bütün stk’ lara adil bir destek sunaraak bunu aşabilir!
Yerel yönetimler açık, şeffaf bir destek programı açıklayabilir…
Şimdi biz eşit ve ilkeli bir yardım anlayışından söz ediyoruz ya, tam da bu yazıya oturduğumda reklam dağılımlarını inceleyen bir haber, kamu bankalarının ve özel şirketlerin reklam tanıtımlarını, hükümeti destekleyen ‘Havuz Medyası’ üzerinden yaptığına dair bir durumdan söz ediyordu.
Muhalif yanda olan Cumhuriyet, BirGün, Sözcü, Evrensel, Yeni Çağ gibi gazetelerin ve buna benzer televizyonların bırakın reklam geliri, RTÜK cezaları ile karşı karşıya olduğu gene bu haber yorumun konusuydu.
Şimdi, bu ahval ve şerait içinde, Devlet bize ve diğer STK ve vakıflara adil bir yardım kapısı aralar mı?
Yapılsa ne güzel bir demokratik tavır olur değil mi?
Neyse hepimiz bunun olmayacağını biliyoruz.
Geriye kalan bizim yerel yönetimler.
Onlar için de yardım için yeterli yasal alt yapı yok, kaynak sınırlı…
O zaman iş; bizim yaratıcılığımıza, becerimize ve dayanışma gücümüze düşüyor!
***
Genel kurulda eski milletvekili Mustafa Moroğlu, STK’ların yeni bir anlayışla çalışması gerçeğinden söz etti.
Yeni dayanışma yolları, farklı projeleri hayata geçirmenin gerekliliğini ekledi. Bence önemli bir saptamaydı bu.
***
Derneğimizin başkanı Cengiz Onur, çok sık gençlerle ilgili çalışmadan söz eder, bu konuda uygun bir mekânın olması konusunu gündeme getirir.
Gençlerin gelip gidebilecekleri, geldiklerinde bir uğraş bulabilecekleri bir bu yerin bu çalışmalarda olmazsa olmaz olduğunu haklı olarak dile getirir.
Sonunda başkan bu konudaki hayalini yerine getirdi.
Aslında yönetim kurulundaki bütün arkadaşlarımızın da isteği buydu.
Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinde Türkan Saylan Kültür Merkezi’ni az biraz geçince böyle bir apartman katı derneğimiz adına tutuldu.
Orada hem gençlerle, hem de demokrasi konusunda atılması gereken adımlarda kendini sorumlu hisseden herkese yer olacak!
Değişik çalışmalar sergilenecek….
Söyleşi de olacak, sergi de, kitap tanıtımı da yapılacak, bir mahalle çalışması da…
Görüldüğü gibi yelpaze geniş…
***
Şimdi bunları saptadıktan sonra gelelim benim de anlatacaklarıma!
Yıllardan beridir gençlerle çalışma konusunu önemseyenlerden olduğumu peşinen söylemeliyim.
O nedenle düşündüklerimi sıralıyorum:
Yıllar önce Büyükşehir Belediyesi, İnciraltı Kent Ormanı’nda gençlere bir kamping yeri ayırmıştı.
Yüzlerce genç çadırıyla o alandaydı.
Tam orta noktada Rok müzik grupları akşamüzerleri konser etkinliği yapıyordu.
Harika bir alan ve çalışma demiştim o zamanlar.
Sonra yıllar geçti ben mi duymadım, yapılıyor mu?
Bilmiyorum.
Yapılmıyorsa yazık!
Şimdi bu etkinlik yoğunlaştırılarak yeniden hayata neden geçirilmesin ki?
Araya başka etkinlikleri de serpiştirmek mümkün.
Bu tabii ki Büyükşehir Belediyesi’nin işi.
Bizlere düşen yardım etmek!
**
Bir başka konu ise çok eski yıllarda Kenan Mortan’ın kitaplarında okuduğum ve daha sonra Karagöl mevkiinde Karşıyaka’nın eski Belediye başkanı Cevat Durak tarafından gerçekleştirilen “Karşıyaka Belediyesi Gençlik Merkezi” projesi…
Bildiğim Yamanlar Dağı’nın tepesinde bu yer.
Bungolov tipi evler var. Karagöl denen gölün tam da çevresinde, etrafı çamlarla çevrili, yeşil ve doğa harikası bir alan…
Bu alanın Karşıyaka Belediyesi tarafından buranın yoğun olarak çalıştırılması gerekiyor.
Ayrıca bu mekânların diğer STK’ların kullanmasına da açılması gerekiyor.
***
Yıllar önce Kadıköy Belediyesi’ne uğramış orada bir uygulamaya tanık olmuştum.
İçinde kütüphanesi, cafesi olan bir mekân belediye tarafından gençlere açılmıştı.
Ayrıca bu mekânın içinde bir proje üzerinde çalışan gençlere bir iki haftalık sürelerle ofis verilmesi uygulaması da devreye sokulmuştu.
Konak Belediyemizin o günkü başkanına bu durumu gıpta ile anlatmış, bizde de böyle bir çalışmanın olabileceğini söylemiştim.
Sonra olmadı, her nedense!
Şimdi belediye Kemeraltı içinde eski tarihi yapıları restore ediyor, bunlardan bir kaçını neden gençlik merkezi yapmasın ki.
Tabii buraları etkin çalıştırmanın uzman personelle olabileceği notunu da düşelim.
Öbür türlüsü klasik memur işi bir anlayış olur ki, bu da buralara hiçbir gencin uğramaması anlamına gelir.
Evet bir dernek, gençler için çalışmalar…
Dinleyen olur mu?
Pek sanmıyorum…