Ajans Bakırçay
2020-04-17 11:58:37

Nice yıllara Ataol Behramoğlu

Atilla Köprülüoğlu

atillakopruluoglu@gmail.com 17 Nisan 2020, 11:58

"Kardeş, yoldaş, arkadaş,

Omuzdaş, yürekdaş, gönüldaş

Bütün bu sözcükler, benzerleri

Yetmez tanımlamaya yakınlığımızı

Hepsini içeren, aşan dostluğumuzu/

Türkçeye doyumsuz sevdamızı

Yurdumuza aşkımızı

Yaşama, insana saygımızı"

*

Her yıl bugünlerde İzmir Kültürpark’ta 

TÜYAP Kitap Fuarı açılır, 

kent efsane günler yaşardı!

Yüzbinleri aşan kadınlarımız, gençlerimiz ve 

çocuklar kuyruklar oluştururdu.

Okurlar, "Zekayı kibarlaştıran, okuyanı güzelleştiren"

kitaplara biran önce ulaşmak için 

-deyim yerindeyse-

fuarı basarlar, kültüre, bilgiye açlığı

giderirlerdi.

Bu yıl Korona belası yüzünden 

kitap fuarı düzenlenemedi.

Kitaplarla, yazarlar, şairler, çizerlerle, 

imzalarıyla buluşamadık.

Kütüphanelerimizi, kendimizi 

yenilemenin heyecanını öteledik!

*****

O fuarların katılımcılarından biridir 

Ataol Behramoğlu Usta.

En çok "okunan ve 

tanınan" şairimizdir.

Dünyayla, insanla, toplumla söyleşendir, 

yaşamın ozanıdır.

Hep evlerimizdedir, yanıbaşımızdadır.

Şairliği kadar, denemeci, çevirmen, 

gazeteci-yazar ve akademisyendir de.

Behramoğlu için şiir, "dünya barışına, 

daha insanca bir yaşama" aittir!..

*****

O sadece sevda değil kavganın da şairidir! 

Pir Sultan gibi cellatlarına acıyacak kadar;

"Cellat uyandı yatağında bir gece/ 

Tanrım dedi bu ne zor bilmece;/ 

Öldükçe çoğalıyor adamlar/ 

Ben tükenmekteyim öldükçe"

Onun şiirleri, bir "hesaplaşma", 

sanatın diliyle bir "başkaldırı" manifestosudur!

"Yürümek"teki dörtlüklerinden birinde 

dilllendirdiği gibi;

"Dağ başını duman almış/ İşimiz çok, vaktimiz dar/ 

Vatan ağır yaralanmış/Yürüyelim arkadaşlar"

*****

Her kitap fuarında 

"Dünyayla Söyleşen Şair" 

Ataol Behramoğlu’nun 

aldığı "yeni yaş" da kutlanırdı!

Son fuarda yazardan dinlemiş, daha önce de 

Cumhuriyet’teki köşesinde de okumuştum şu anısını;

"1983 yılı Aralık ayında açılan 

TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’na 

ilişkin bir anımı bir kez daha paylaşmak istedim...

O yılın kasım ayında 8 yıl hapis 

cezasına mahkûm edilen bir 

kaçak olarak gizlendiğim bir evde 

Cumhuriyet’in kitap fuarına 

ilişkin ekinde gördüğüm karikatür 

şu andaymışçasına gözlerimin önündedir.

Boş bir masa önündeki kuyrukta şen 

şakrak bekleyen insanlar. 

Masanın arkasında iki fuar 

görevlisi konuşuyor:

- Yazar sekiz yıla mahkûm oldu 

gelemiyor demediniz mi?

- Dedik, ziyanı yok, bekleriz diyorlar..."

*****

O fuarlarda, imza günlerinde 

her yaş grubundan okurla biraraya gelmek, 

sohbet etmek, onlara kitap imzalamak, 

onların sevgi sözlerini işitmek 

bir yazarın alabileceği en büyük ödül, 

tadabileceği en eşsiz mutluluk olmalı... 

Behramoğlu da "Yurdu Teninde Duymak"

derken de düşündüğü de böyle bir şey olmalıydı.

İfadesiyle;

"Sekiz yıla mahkûm olmuş yazarına kitap 

imzalatmak için sekiz yıl beklemeye 

hazır olan bir okur kitlesini hiçbir 

karanlık güç teslim alamaz!.."

*****

"İnsan kendisin rüyasıdır"

"Hayatımız 

tek başına kendimize ait değildir, bütün bir hayattır. 

Çevremizdekilerle, arkadaşlarımızla, 

dostlarımızla birlikte oluşturduğumuz bir hayattır." 

ifadeleriyle felsefesini de aktarır bize Ataol Behramoğlu.

"Şiir organik bir şey olmalıdır.

Kendi yaşamımızdan fışkırmalıdır!"onun için.

*****

Ataol Behramoğlu 78 yaşında!

Bugüne kadar iki kez doğum gününde "dışarıda" 

olamamış ; biri 1982’de Maltepe Cezaevi’nde, 

diğeri de şu "zorunlu izolasyon" günlerinde!

Özlemi; baharın geldiği şu günlerde

çiçek açmış bir ağacın altında olmak, 

sahilde martılara ekmek atmak.

Vee kitap fuarlarında, imzalarda

okurlarıyla biraraya gelmek, söyleşmek, dinginlikle şiirlerini okumak!

Her yıl biraz "delikanlılaşan" Usta’ya; Mustafa Kemâl’in, 

Attilâ İlhân’ın; Necati Cumalı’nın, Seferis’in, Muzaffer İzgü’nün,Tarık Dursun K’nın, Hüseyin Yurttaş’ın kentinden nice nice seneler!.. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.