Ajans Bakırçay
2021-05-19 11:37:13

Nereden, nereye…

İbrahim Aktaş

19 Mayıs 2021, 11:37

1919, Nisan

Karadeniz kıyılarında, Samsun ve çevresinde de etkili olan Rum anarşisi ve asayiş bozuklukları, işgal kuvvetlerince, saray hükümetine; kendisini, çevresini ve hatta toprağını korumaya çalışan Türklerin Rumlara saldırısı olarak iletilmiş ve hatta Türklerin bu anlamsız saldırılarına karşı, sarayca bir önlem alınması istenerek nota verilmişti.

Zaten, işgal kuvvetlerinden çekinen saray yönetimi, Samsun’un da işgal kuvvetlerince, işgalini önleyecek çözümü, oraya bir paşa ve karargâh heyeti göndermekte buldular kendilerince.

1919, Mayıs

Bu amaçla, Sadrazam Ferit Paşa, Dâhiliye Nazırı Mehmet Ali Bey’in de yönlendirmesi ile Mustafa Kemal Paşa’yı 3. Ordu Müfettişi olarak (kendisine verilen talimatnamede 9. Ordu kaydı vardır) görevlendirir ve Anadolu’nun yollarını kendisine açar. Talimatı aldığında Mustafa Kemal; “Ne âlâ şey. Talih bana öyle müsait şartlar hazırlamıştı ki, kendimi onların kucağında hissettiğim zaman ne kadar bahtiyarlık duyduğumu tarif edemem. Bakanlıktan çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir âlem vardı. Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim..." şeklindeki düşüncesi ile duyduğu heyecanı anlatır.

Hikâyenin geri kalanını biliyoruz. Kanla ödenen bedellerle kurulan Türkiye Cumhuriyeti… Çok kısa sürede yaşama geçirilen devrimlerle, benim diyen medeniyet beşiklerinin, fersah fersah önüne geçen Türkiye Cumhuriyeti… Çağdaş, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti…

Günümüze dönelim, 102 yıl sonrasına;

2021, Mayıs

Yaşadığımız son birkaç gün, futbol ile dolu dolu geçiyor. İstanbul üçlüsünün; Türkiye Süper Ligini ilk üç sırada, ancak hangi sıralama ile bitireceği ligin son haftasında belli olurken, TFF 1. Ligden Süper Lige çıkış için son biletin sahibinin belirleneceği maçlarla futbol günleri devam ediyor. Ve ben de Bornova Belediyesine ait olan Aziz Kocaoğlu Stadında, son iki Play-Off maçını ki; 17 Mayıs Pazartesi akşamı oynanan Altay-İstanbulspor ve 18 Mayıs Salı akşamı oynanan Altınordu-Samsunspor maçlarını stattan canlı canlı izleme şansını yakaladım.

İstanbulspor’un, tüm sezonun en kötü futbolunu oynadığını, Altay’ın ise tam aksine rakibinden çok daha iyi bir futbol ortaya koymasıyla beraber, onlar kadar şanslı olmadıklarını, Samsunspor’un Bornova’ya, Altınordu ile bu statta oynadıkları son iki karşılaşmada olduğu gibi beraberlik için geldiklerini, Altınordu’nun ise kendi güç sınırını iyi bildiğini ve bu kontrolün sonucunda tek golle de olsa galip geldiklerini söyleyebilirim.

Ancak, ben bu iki Play-Off müsabakasından ikincisine, daha doğrusu müsabakadaki bir hadiseye odaklanmak ve sizleri bu konuda düşünmeye davet etmek istiyorum;

Altınordu ile Samsunspor, 18 Mayıs akşamı Bornova’da kozlarını paylaşıyorlardı. Yeşil çim üzerindeki her iki takımın oyuncuları, 5 numara futbol topunu, demir direklerin arasından geçirip filelerle buluşturabilmek için kıyasıya mücadele ederken, tribünlerde de kendilerine yer bulmuş, her iki taraftan da, ancak salgın önlemleri sebebiyle sayıları yüzü geçmez taraftar ya da seyirci topluluğu da, yer yer takımlarına cılız seslerle destek olmaya çalışıyorlardı.

Altınordu’nun maç izlemeye gelen taraftar sayısının azlığını biliyoruz zaten… Salgın yokken de, yani tribünler serbest iken de bin kişiyi geçmez Altınordu seyircisi… Ancak bu seyirci o kadar naif, o kadar kırılgan ve o kadar düzeylidir ki, asla taşkınlık yapmaz, İzmir Marşını sular seller gibi ezbere bilir ve okur, Samsunspor’un hem armasında, hem de formasında olan Mustafa Kemal’in de askeri olduğunu dağa, taşa haykırır her seferinde… Oldukça kibar bir şekilde, âşık olduğu takımını müsabakanın son anına kadar destekler ve sessizce stattan ayrılır. Ve bu tüm ülkemiz futbol kültürüne örnek olması gereken bir hazinedir aslında… Nasıl ki, Altınordu tamamen yerli oynatıyor ya da gençlere, alt yapıya ve üretime gerekenden fazla önem vererek futbol camiasına örnek oluyorsa; takımı sahiplenen taraftar da, kendine has sakin özellikleri ile tüm ülkemize örnek oluyor.

Sırada bir avuç Samsunspor taraftarı var; elbet ki, bütün bir Samsun’a mal etmek değil amacım! Ammaaaa, içlerinden bir avucu, Bornova’da, “ya allah,bismillah, allahu ekber” şeklinde ve spor müsabakası izleyicilerine hiç de yakışmayacak şekilde bağırınca… Ve de üzerlerinde Mustafa Kemal’li formaları ile…

Sen kalk, Türkiye Cumhuriyeti’nin, 19 Mayıs 1919 tarihinde doğduğu yerden, Samsun’dan; Cumhuriyetimizin 9 Eylül 1922’de yedi düvele kabul ettirildiği İzmir’e gel… Ağzında tarikat, şeriat, tekke olsun. Nereden, nereye…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.