Ajans Bakırçay
2021-11-19 17:01:53

Kütüphane Açmanın Recai Şeyhoğlu’cası                        

Nüket Hürmeriç

19 Kasım 2021, 17:01

Recai Şeyhoğlu’nun 36 basılmış kitabı olduğunu, 50 kütüphane açtığı ve 9 Rasime Şeyhoğlu Aydınlanma Evi kurduğunu öncelikle vermeyi gerekli görüyorum.

 Bilenler bilir, Recai Şeyhoğlu için kütüphane açmak bir misyondur.

Bu serüven 19 yıl önce Bergama köylerinde başlamıştır.

Canı gibi sevdiği annesiyle… Onun annesine olan düşkünlüğünü bilmeyen yoktur zaten…

Kütüphane açmanın kriteri de o köyün kütüphaneye gereksinmesi olup olmadığı…

Yeter ki okumak istiyoruz diye bir ses duysun…

Kınık’ın bir beldesindeki camiye kütüphane kurması ise onun bir başka yönünü açığa çıkarıyor.

Kütüphane isteyen köy muhtarı da cami imamı da onun kıramayacağı istekler. Yeter ki kitabın okunacağı bir ortam yaratılsın, yeter ki bir yer verilsin ona…

Sonraki yıllarda belediyelerle ilişkiler kuruluyor ve onlarla sürüyor bu aydınlanma hareketi… Daha doğrusu aydınlatma hareketi… Yılmaz Karakoyunlu bu konuda 'Aydınlatma' sözcüğünü kullanıyor, günlük bir gazetedeki yazısında.

İlçedeki öğretmenler, kaymakam, esnaf ve belediye çalışanları ona yön vermiş.

Onların referansıyla hareket etmiş genellikle…

Bazı köy öğretmenlerinin çalışma şevkinin olmaması, yardıma koşmaması onu şaşırtmışsa da zamanla alışmış bu duruma. Yaşadıklarını macera romanı değil, macera öyküleri olarak bastırsa da ayrıntıları öğrensek ne iyi olur!

Bürokratlar ve biriktirdiği dostları onu hiç yalnız bırakmamışlar.

Kemal Nehrozoğlu gibi, Yekta Güngör Özden gibi, Öcal Uluç gibi, Fahir Işıksız gibi…

Bağışladıkları kitaplar bir yana, Yekta Bey/ Fahir Bey ve Öcal Uluç açılışlara da katılarak ona omuz vermişler.

Evet, Recai Şeyhoğlu arkadaş biriktirmekle övünen bir kişiliktir.

CHP İzmir İl Başkanlığındaki 51. Kütüphanenin kuruluşu aşamasında, bu satırların yazarı da büyük bir hevesle ona yardımcı olmuş, kendisini ziyarete gelen dostlarıyla tanışma fırsatı yaşamıştır. Akademisyen, gazeteci, yazar, öğretmen ve siyasetçilerle…

Kitapların kolilerden çıkarılması, türlerine göre ayrılması, uygun raflara yerleştirilmesi, kaydedilmesi, rafların isimlendirilmesi gibi aşamaları ben de doya doya/ biraz da yorula yorula yaşamış oldum.

Süreç içerisinde kitabın türü konusunda ikilemlerle karşılaşabiliyorsunuz. Hem roman hem tarih, hem psikoloji hem kişisel gelişim, hem öykü hem deneme, hem felsefe hem anı, olabiliyor. İşe kendini kaptırıp akşama dek hiçbir şey yemediğini de gözlemlemiş oldum bu arada. Ben buna dayanamam doğrusu…

Dal gibi delikanlı olmasının gizini de böylece öğrenmiş olduk. Çalışma arkadaşının daha doğrusu yardımcısının arada duruma el koyup kahvaltı türü bir şeyler ortaya çıkarması ve onu yemeye içmeye yöneltmesi, anlaşılan o ki kilo almasına yarar sağlamıyor.

İyi ki bir süreliğine de olsa ona yamaklık yapmışım.

Biraz olsun, öğle vakitlerinde yemek yemeyi öğrettim ona. Mide ülseri geçirmiş olmam nedeniyle benim illâ öğle vakti sofraya oturmam gerek çünkü…

Sayemde o da öğle sofrasına oturur oldu.

Sonraki günlerde de bunu dönüşümlü hale getirdik.

Sofrayı her gün ben kuracak değilim ya… Sonuçta onun da eli ayağı var…

Buna da alıştı kısa sürede…

Bilmediğim bir özelliğine de tanık oldum bu arada.

60’lı 70’li yılların slow parçalarını bugüne değin nasıl da unutmadan mırıldanabildiğine şaşmadım dersem yalan olur.

Coşup söyleşine de…

Love Story, You Don’t Have To Say You Love Me, Delilah, Those Were The Days gibi parçaları meğerse yıllar öncesinden ezberlemiş. Sözlerinin çoğunu unutmuş olsa da gene de coşkuyla söylüyor. Shirley Bassey, Tom Jones, Tina Turner, Elvis Presley’den nasıl da etkilenmiş…

Telefonumdan görüntülü olarak Delilah’ı dinlerken gözleri 1968’e doğru yola çıkıyor adeta… O ne, inanamıyorum… biraz da yaşarıyor gözleri…

68 yaşına girmiş ama bırakıversen Tom Jones gibi sahne şovuna soyunacak. Galler Kaplanı’nın Delilah dışındaki parçalarını da belli ki çok dinlemiş. Green green grass of home, Sexbomb gibi…

"She’s a lady" örneğin… Söyleye söyleye bir hal oldu…

Take My Heart, meğerse ne kadar etkiliyormuş onu…

Öğrenmiş oldum.

Partinin zemin katından günlerce çıkmadık dışarıya… 09.30- 17.30

Bazen de 19.30 oldu, konuklar nedeniyle…

Bu arada can dostlarıyla da tanışmış oldum. Hele ki jinekolog doktor arkadaşı Abdurrahim Kaplan’ın kitapla olan desteği şaşırttı beni. Eşini dostunu kitap adına seferber etmiş Abdurrahim Bey.

Tarihçi Profesör Ergün Aybars’ın muhabbeti ise bir başkaydı.

Recai’nin konukları da kendisi gibi… Meraklı, ilgili, sevimli…

CHP İzmir İl Başkanı ve arkadaşlarının gelip kütüphaneyi incelemesi, memnun kalması ise yorgunluğumuzu almış ilaç gibiydi.

Bir kütüphanenin nasıl kurulduğuna yakından tanıklık etmiş olmam ve bu imecede tuzumun- biberimin olması ise bir başka mutluluğum…

Sağ olsun Recai de zaten çikolatayı eksik etmiyor hiç. Çocuk gibi… Yemek yemeden edebiliyor ama çikolatasız duramıyor anlaşılan…

Yoksa benim için mi, orasını bilemiyorum.

Kitapları yerleştirirken, kontrol ederken, sayım yaparken, fazlalıkları arka taraftaki depoya taşırken arada bir koşuşturduğuna tanık oldum. Basbayağı koşuyor adam!

Elinde, kucağında kitaplarla… Çocuksuluğu mu, taşan enerjisi mi anlamakta zorlandım.

Her şey bir yana… Benim de iki kitabım yer alıyor raflarda.

Recai’ye olan yardımım nedeniyle mutluyum.

Bir siyasi partinin kütüphanesinin kuruluşuna destek oldum diye mutluyum.

Günlerce Maksim Gorki, Orhan Kemal, Haruki Murakami, Sabahattin Ali, Grange, Dostoyevski, Balzac, Shakespeare, Aytmatov, Hıfzı Topuz, Feyza Hepçilingirler, Oya Baydar, Öner Yağcı, Mehmet Atilla, Hidayet Karakuş ve benzer adlarla iç içe yaşadığım/ onlarla yan yana olduğum için nasıl da mutluyum bir bilseniz…

Ben burada bulunacağım da Recai’ye şiir okumayacağım öyle mi?

O da memnun kalmıştır umarım.

Buradaki işimiz bitti.

Derse ki, "Yakın zamanda Manisa CHP’de açılacak Kemal Nehrozoğlu- Rasime Şeyhoğlu Kütüphanesi için de yardıma gelir misin?"

Hem de Boeing 727 hızıyla!

Haaa…

Gelelim burasının kimlerle ve ne zaman açılacağı konusuna...

2022’ye girmeden açılacak.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından…

Keşke, kütüphaneye adı verilen Rasime Teyze de görebilseydi bu günleri…

Fırsat verilirse o gün bir de şiir okumak isterim burada.

Şiir gibi kütüphanede şiir de okunur hani…

Yorumlar (1)

Fatma Binici 2 Yıl Önce

Yüreğinize sağlık, şiir gibi bir anlatım.... Bir solukta okudum, Recai üstadın bilmediğim birçok kalitesini de öğrendim. Sağlıkla kalın

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.