Ajans Bakırçay

Özer Akdemir: Dikili'nin ve hukukun mezar çukuru!

KİTAP

Dikili 1. Kitap Günlerinde konuşan gazeteci-yazar Özer Akdemir, Çukuralan Altın Madeni ve Dikili'deki panel baskınını anlattı...

Dikili 1. Kitap Günleri etkinlikleri kapsamında dün gerçekleştirilen söyleşide Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir ülkemizin farklı coğrafyalarındaki ekoloji mücadelelerinde yaşam alanlarını korumak için direnen halkın “Yılanın Ağzındaki Kuş Gibi” attığı çığlıkları anlattı.

Konuşmasına önceki gün Aydın Köşk’e bağlı Mezeköy köylülerine yönelik jandarma saldırısı ve nedenlerini anlatarak başlayan Akdemir; “Saldırıdan bir gün önce köydeydim. Mezeköy incir ve zeytin bahçelerinin içerisinde cennetten bir köşe. Bir JES şirketi kasasını doldursun diye köylülerin arazileri kamulaştırılarak şirkete verilmiş. Köylüler ise buna karşı dava açmışlar ve en azından yürütmenin durdurulması talebinin mahkemece karara bağlanmasına kadar şirket çalışmasın, arazimize girmesin istiyorlar. Çünkü şirket girdi mi bahçelere artık geri dönüşümü olmayan zararlar verecek biliyorlar. İşte bütün mesele bu! Jandarma şirketin taşeronu gibi köylüleri gece yarısı döverek şirket iş makinelerinin alana girmesini sağladı. Mezeköyü şirkete meze yaptılar!” dedi. Köşk Kaymakamının 7 gün boyunca köye giriş çıkışları yasakladığını ve jandarmanın köyde devriye gezdiğini belirten Akdemir, “Bütün bunlar bir şirketin yararı için. Yüzlerce köylü, binlerce meyve ağacı, yüz binlerce canlı feda edilebiliyor. İşte ‘kutsal devlet’ tam da bu! Bizim sırtımızda boza pişirmesi için yoksulları, emekçileri, ezilenleri baskı altına almaya yarayan aygıt. Dün Mezeköylüler de bu gerçekle yüzleştiler” diye konuştu.

EVRENSEL’E RESMİ İLAN YASAĞI

Evrensel Gazetesi’ne yönelik Basın İlan kurumu’nun resmi ilan yasağına da değinen Akdemir, “Zaten fiili olarak üç yıldır resmi ilan vermiyorlardı, hiçbir gerekçe göstermeden. Dün sadece gerekçelerini açıklayıp işi resmiyete dökmeye çalıştılar ki bu kararın ne kadar haksız ve hukuksuz olduğu böylece daha net ortaya çıktı. Okur dayanışmasının suç sayıldığı, kurumsal aboneliklerin tiraja eklenmediği, AİHM kararlarının görmezden gelindiği bu kararı elbette reddediyoruz. 26 yıldır tüm bu baskı ve yasaklara rağmen var oldu Evrensel. Bu zorba iktidarın tarihin çöplüğüne gönderildiğini manşetini de atacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın” dedi.

EKOLOJİ MÜCADELESİNİ EDEBİYATLA ANLATMAK İSTEDİM

Akdemir son kitabına adını veren “Yılanın Ağzındaki Kuş Gibi” deyiminin Bergama köylülerinin sözü olduğunu belirterek, Bergama köylülerinin “karıncanın kardeşi var” cümlesiyle birlikte bu cümleyi de ülkedeki ekoloji mücadelesine armağan ettiğini belirtti. Akdemir, “Bu iki cümle ülkedeki ekoloji mücadelelerinin özeti aslında. Yerellerde kendi başlarına sermaye saldırılarına karşı direnen mücadeleler karıncalar gibi birleşirse saldırılara göğüs gerebilir. Bugün Anadolu’nun dört bir yanında yükselen çığlıkları da hepimizin duyması ve onların sesini duyurmasının yanı sıra onlara destek olmamız gerekiyor “diye konuştu. Akdemir, bir önceki kitabı “Doğa ve Direniş Öyküleri” ile son kitabında ekoloji mücadelelerini edebiyatla, eko-kurgu türü öyküler ve şiirlerle okurlara anlatma amacı güttüğünü söyledi.

DİKİLİ’NİN VE HUKUKUN MEZAR ÇUKURU

Konuşmasında Dikili bölgesindeki çevre sorunları ve özellikle Çukuralan Altın Madeni’ne de geniş yer ayıran Akdemir, “Bu madene karşı açılan tüm davalar kazanılmış olmasına rağmen maden halen, hem de kapasite arttırarak devam ediyor. Çukuralan bu bölgedeki yaşam için, su için, sağlıklı çevre için bir mezar çukuru. Hukuksal kazanımların adaletin yok eden, hukuka saygı duymayan bir iktidarda hiçbir işlevi olmadığının da en iyi örneklerinden birisi” dedi.

DİKİLİ’DEKİ ÇEVRE PANELİ BASKINI

Bergama köylülerinin altın madeni karşıtı mücadelesi ve 2006 yılında Dikili’deki çevre paneline yönelik altın madeni çalışanlarının saldırısını da anlatan Akdemir, “O gün paneldeydim bir gazeteci olarak. Çok vahim sonuçları olabilecek bir olaydı. Bence ucuz atlatıldı ama o zamanlar Fethullah Gülen Cemaatinin kasası olarak tanımlanan Koza Altın Şirketi’nin şiddet yolu ile mücadeleyi bastırma çabalarından birisiydi” dedi.

Akdemir konuşmasında Brezilya’dan Türkiye’ye doğru gelmekte olan Sao Paulo uçak gemisi, Gaziemir nükleer atıklar, Kaz Dağında yapılan uranyum sondajları ve RES, JES’lere karşı verilen mücadeleleri de anlattı. Akdemir söyleşinin ardından kitaplarını imzaladı.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.