Ajans Bakırçay
2024-03-20 02:23:42

Karşıyaka Kent Konseyi’ndeki 'Noruz' buluşması

Hüseyin Sezgin

20 Mart 2024, 02:23

15 Mart 2024’te Karşıyaka Kent Konseyi’nde gerçekleşen / öncülüğünü Recai Şeyhoğlu’nun yaptığı buluşmada İranlıların geleneksel Nevruz Bayramı kutlamasında Sayın Şeyhoğlu hocamın davetlisiydim. Tarih öğrencisi olduğumu bildiği için benim bu sanat şölenine özellikle tanık olmamı istemişti.

Salon tıklım tıklımdı. Gördüklerimden çıkardığım sonuç, İzmir’deki İranlıların Türkleri, bizim de onları çok sevdiğimiz gerçeğiydi.

Nevruz/ Newroz / Noruz Nedir?

Nevruz kutlaması eskilerden günümüze kadar İran halkı arasında devam eden önemli ve en büyük geleneklerden birisi. İran’da bayram olarak kabul edilen ve 21 Mart’a rastlayan Nevruz, Ferverdin ayının birinci günü ile ilkbahar sevincinin göstergesi oluyor. İranlılar ‘Noruz’ diyor.

***

2010’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan bu şenliği “Nevruz Bayramı” ilân etti. 2009 yılında toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu da, İran yönetiminde ve Azerbaycan Cumhuriyeti, Hindistan, Kırgızistan, Pakistan, Türkiye ve Özbekistan dâhil olmak üzere 7 ülkenin katkısıyla akıl- ümit- itidal- hoşgörü simgesi olan Nevruz’u “Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi”ne dâhil etti.

Bu özel günün tarihine bakacak olursak, İran’ın oluşumundan bile öncesine dayandığını görüyoruz. Diğer bir deyişle Orta Asya ve Batı Asya’da “Kıyamet Bayramı” ile “Yaratılış Bayramı” olmak üzere iki çeşit kutlama yapılırdı. “Kıyamet Bayramı” ilkbaharın başında, “Yaratılış Bayramı” ise sonbaharın başında kutlanıyordu. Ancak yıllar sonra bu iki bayram birleşip Nevruz olarak adlandırılıyor. Hâlâ ayakta olan ve İran’ın en eski geleneklerinden biri kabul edilen bu kutlama baharın ilk gününde yapılmakta.

Nevruz, Farsça yeni (nev) ile gün (ruz) sözcüklerinden oluşmuş birleşik bir isimdir. Yılbaşının ilk gününe, yeni gün anlamında “Nevroz” veya “Nevruz” denmiştir. Nevruz, toprak altındaki canlıların uykudan uyanışı, dirilişi ve kısaca baharla buluşmalarını sağlayan kutsal bir gündür. İran’ın dünyaca ünlü bilim adamı Ebu Reyhan Biruni de eserlerinde sık sık Nevruz’dan söz etmiştir. Biruni, Nevruz’u şöyle anlatıyor: "Nevruz, Ferverdin ayının ilk günü ve yeni yılın başlangıcıdır. Bu yüzden bu güne Nevruz (yeni gün) adı verilmiştir. Eski çağlardan beri İran kültürünün bir parçası olan bu törenler doğadan alınmış maddi ve manevi ihtiyaçların bir parçası olarak tarih boyunca devam etmiş ve bugünlere kadar gelmiştir."

Nevruz kutlamaları, günümüzde İran’ın dört bir köşesinde büyük bir özen ve coşkuyla kutlanıyor.

İran toplumu, her yıl yeni yıla girmeden önce yaşamını yapabileceği kadar değiştirmeye çalışıyor. Bu değişikliklerle güzel geleneklerden birisi temizlik yapma işidir. Bu gelenek çoğu zaman Nevruz’a bir veya iki hafta kala gerçekleşir. Bunun yanı sıra bazıları yeni yıla girerken ortamı değiştirmek için eve yeni eşyalar satın alır. Bu yüzden yılın son günlerinde alışveriş merkezleri çok hareketlidir.

İran’da Nevruzda yeni giysileri giymek doğadan esinlenen eski bir adettir. İran halkı ağaçların yeşermesi ve yer yüzünün yeşerip tazelenmesi ile birlikte yeni elbise giymeyi uğur ve mutluluk vesilesi biliyor. İran’da herkes yılın son ayında takvime bakmak zorunda kalmadan şehrin sokaklarındaki insanların coşkusundan tüm ülkenin büyüleyici bir etkinliğe hazır olduğunu anlayabilir.

İnsanlar Nevruz’u kutlamak için yaklaşık 25 gün önce doğanın uyanış sembolü olan buğday, arpa, fasulye, mercimek, nohut gibi bitki tohumlarını suda bekletip sebze yetiştirir. Bugün yaşamın sembolü olan sebze geçmişte anlam bakımından daha farklı olarak o dönem de tarıma dayanan ekonomi ile ilgiliydi.

Çarşamba Suri (Yılın Son Salı Günü Kutlaması)

İranlı kavimlerin Nevruz’dan önce kutladığı törenlerden biri de Çarşamba Suri…

Bu tören ateş törenlerinin bir parçasıdır. Nevruz gelmeden yani yılın son salı günü ateş yakılarak kutlanır. Ateş İranlılara göre aydınlık, nur ve temizliğin sembolüdür. En önemlisi de ateşin Tanrının azametinin bir sembolü olmasıdır. Ateş yakılarak yapılan kutlamalarda Ehrimen’in (Şeytan) yarattığı hastalık, kötülük ve kirliliğin temizlenmesi amaçlanır.

Nevruz ve “Heft Sin Sofrası”

Nevruz kutlamalarının en önemli bölümünüyse “s” harfiyle başlayan 7 nesnenin bulunduğu sofranın (Sofrayı Haft Sin) hazırlanması oluşturuyor. Heft Sin, Nevruz’da kurulan geleneksel ritüelik bir sofradır. İranlıların özenle kurduğu bu sofrada İran alfabesinde “S” harfiyle başlayan şu yedi madde bulunur: Senced (iğde), Sebze, Samanu (bir çeşit tatlı), Sîr (sarmısak), Sîb (elma), Sumak ve Sirke.

Bu 7 nesnenin bereket ve uğur getireceğine inanılıyor. Geleneğe pek uymasa da, eksik kalan bir “Sin”, bir başkasıyla değiştirilebilir.

Aslında Heft Sin Sofrası aile halkını bir araya getirmek için güzel bir bahane.

Yeni yıla girmeden önce insanlar sofranın etrafına toplanarak, birbirleriyle doya doya zaman geçirirler. Daha sonra yeni yıl gelir ve herkes birbirine iyi dilekler diler. Ailenin yaşlı üyeleri genellikle çocuklara bayramlık olsun diye bir miktar para verir. Bu kapsamda yapılan diğer bir tören de fal açmaktır. Buna göre Hafız’ın enerjik şiirlerinden bir parça seçilip önümüzdeki yılın olayları tahmin edilir. Heft Sin sofrasında yer alan sirke ile bitkiler birer değerin simgesidir:

1. Sebze: Buğday başağı haftalar önce suya konulur ve yeşillenmeye bırakılır. Sebze, neşe ve mutluluğun ve güzel ahlakın simgesidir. Yeşillik neşeli ve zinde olmayı, iyilik ve güzelliği beraberinde getirir. Yeşil renk düşünce dalgalarımızı dengede tutar ve bize huzur verir.

2. Samanu (Tahıldan yapılma bir çeşit tatlı): Sabır ve direnişin, adaletli ve güçlü oluşun nişanesidir.

3. Senced (kurutulmuş iğde): Sevgi ve akla yönelişin göstergesidir; ilim ve tefekküre ve bilgeliğe saygı duymaktır.

4. Sir (Sarmısak): ölçülere ve sınırlara uymanın göstergesidir. Sembolik ilaç olarak sofraya konulan sarmısak aynı zamanda insanın sağlam bir karakterle dünyaya sürekli kanaat ile bakması gerektiğini gösterir.

5. Sîb (elma): Güzellik, sağlık ve selamette olmaya bir işarettir.

6. Sumak: Gün doğumu ve sabırlı olmanın sembolüdür.

7. Sirke: Olgunlaşmak ve bilgeliğin sembolüdür. Sirke, hayatın sıkıntılarını kabullenmenin, rızayet ve teslimiyetin göstergesidir. Bunlara ek olarak sofrada başka şeyler de yer alabilir. Mesela: Ayna, Hafız Divanı, Kur’an-i Kerim, kırmızı balık, tütsü ve mum. Mum; aydınlığı, ayna; iç güzelliği, balık; hareketi temsil ediyor.

Yumurta Boyamak

İran’da Heft Sin sofrasını süslemek için ilginç bir iş daha yapılır. O da yumurta boyamaktır. Yumurta bolluğun sembolüdür ve yumurta boyamak “Heft Sin Sofrası”nın özel yönünü oluşturur.

Bayram Ziyaretleri, söylediğimiz gibi “Haft Sin Sofrası” aile üyelerini bir araya getirerek, konuşmak ve sohbet etmek için iyi fırsat sayılır. İranlılar bu adetin yapılmasıyla aile üyeleri arasındaki kargaşaların giderilmesine inanırlar. Onlara göre insanlar yeni yılı kin ve kederle başlamamalıdır. İranlılar arasında yaygın olan diğer bir inanç da o yıl bir yakınını kaybeden ailelerle sempati kurmak için onların evine toplanmaktır. Bu güne özel giysiler giyilir, özel bazı yemekler de pişirilir. Topluca yenilen Nevruz yemeğinden sonra insanlar birbirlerinin yeni yılını kutlar ve mezar ziyaretleri yapılır. Yeni yıl kutlamaları çalışmak veya yaşamak için büyük şehirlere göç eden kişilerin doğum yerlerine ve ailelerinin yanına dönmeleri kadar çok önemlidir. İstatistikler de bu dönemde şehirlerarası seyahatlerin her zamankinden daha fazla olduğunu gösteriyor.

Sizdeh Beder (Doğa Günü) İran’da Nevruz tatili 13 gündür.

İki hafta boyunca süren Nevruz kutlamaları, yılın 13. günü yapılan “Sizdeh Beder” pikniğiyle sona erer. İran halkı bu gün dışarıya çıkmakla kötülüklerin giderilmesine inanır. İran kültüründe bu geziye “Sizdeh Beder” yani doğa günü denilir. Bekar kızlar genellikle bu gün Nevruz öncesi yetiştirdikleri sebzeleri doğaya götürürler. Onlar bu yıl evlenmeleri dileğiyle sebzelerin saplarını birbirine düğümleyip sonunda da suya bırakır

Müzik kültürü bambaşka bir ülke İran.

İran'ın Sanat Musikisi, Klasik Müziği veya Makam Musikisi olarak da adlandırılan İran Geleneksel Musikisi, çeşitli makamlar, nağmeler, şarkılar ve melodileriyle Milattan yıllarca öncesinden bugüne kadar İran halkının ruhunda varlığını sürdürmüş, kuşaktan kuşağa aktarılmış ve en cazip, hoş, yalın ve anlaşılan biçimleri de günümüze kadar ulaşmıştır. Orta Asya'nın büyük bir bölümünü oluşturan Afganistan, Pakistan, Azerbaycan, Ermenistan, Türkiye ve Yunanistan gibi ülkeler İran musikisinden etkilendikleri gibi her birisi kendi çapında İran musikisinin gelişmesine de etkileri olmuştur.

Eski İran müzisyenleri veya başka bir deyişle çalgıcılar ve ozanları arasında "Barbud", "Nekisa" ve "Ramtin" gibi isimler bilinen örnekler olarak gösterilebilir.

İran Musikisi'nin makamları, İran Musikisi'nin çeşitli perdelerinden oluşan uzantılardır.

O uzantıların her birisi dinleyicinin özel bir duygu ve heyecana kapılmasına vesile olur.

Musiki makamları ayrıca çok sayıda musiki köşesi yani: pesler ve tizleri içermektedir. İran Musikisi sanatçılarının sunum biçimi genellikle şöyledir:

Önce ilgili makamın girişinden başlarlar. Sonra en üst olan perdelere ya da makamın ters köşesine yönelip, ardından son köşelere inerek melodiyi icra eder ve bitirirler.

İran Sanat Musikisi; şur, segâh, çargâh, hümayun, mahur, neva ve rast pencgah olmak üzere yedi makamdan oluşmaktadır.

Her yıl İran'ın Sanat Musikisi sanatçıları çeşitli Orkestra grupları halinde çeşitli uluslararası festivaller ve programlara katılıp, sevenleri tarafından büyük bir ilgiyle karşılanarak performanslarını sergilemektedirler.

İran mutfağından nevruz yemekleri yedim 15 Mart’ta. Sabzeh: Yeniden doğuşu sembolize eden; bir çanakta filizlendirilen buğday, arpa, mercimek ya da çim.

Samanu: Zenginliği sembolize eden; helva

Senjed: Sevgiyi sembolize eden kurutulmuş iğde.

Sîr: Sembolik ilaç; sarmısak

Sîb: Güzellik ve sağlığı sembolize eden elmalar

Somaq: Gün doğumundaki rengi sembolize eden; sumak.

Serkeh: Olgunlaşmayı ve sabrı sembolize eden; sirke (Sirke; fermantasyon sonucunda oluşur. Binlerce yıl önceki doğal yöntemlerde sürecin uzunluğunu dikkate almak gerekir)

***

İran kültürüyle ilgili söyleyeceklerimiz şimdilik bu kadar…

Kent Konseyindeki programın sonunda İranlıların dans gösterilerine eşlik ettim, İranlıların sanata ve kültüre verdikleri değer dünyanın hiçbir yerinde yoktur sanırım. Bir de edep ve adap olarak çok titizler yemek yerken bile öncelikle Türkler yesin dediler bu mütevazı davranışlarından dolayı onları kutluyorum. İyi ki bu davete gelmişim.

Karşıyaka Kent Konseyi’ne, değerli başkan Selman Boyacıoğlu’na, sunucu Begüm Ertaş İncekara’ya, Tina Bakhshiar’a, danslarıyla ve müziğiyle beni büyüleyen Bahar ve Nigar kardeşlere/ Arshida Grubu’na ne kadar teşekkür etsem azdır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.