Ajans Bakırçay

Engin Altay: "İlk isyan ateşi Dikili'den yakıldı"

GÜNDEM

CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay konuşmasında, 12 Eylül karanlığında 36 yıl önce başlatılan Dikili Festivalleri'ni hatırlattı... Dikili'den tüm dünyaya yükselen ilkeli ve sosyal içerikli çığlıklar, her daim birilerinin korkusu olmuştu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile birlikte Dikili Kültür-Sanat, Demokrasi ve Emek Festivali'ne katılan CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay konuşmasında, 12 Eylül karanlığında başlatılan Dikili Festivalleri'ni hatırlattı.

Eski Dikili Festivallerini hatırlatan Altay; "Dikili’nin bende karşılığı şudur; ne zaman demokrasimize yönelik bir basınç, bir tahrik, bir ortadan kaldırma girişimi olsa ve demokrasi askıya alınsa ilk ateş Dikili’den yakılır, ilk özgürlük çığlığı Dikili’den ortaya atılır" dedi.

İLK İSYAN ATEŞİ DİKİLİ'DE YANDI

CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay; “Kültürü farklı, doğası eşsiz, insanı örnek Dikili Festivalleri belki de Türkiye’nin en uzun, en kalıcı festivalleri arasındadır. Ve 36 yaşındaki festivalde çok nadide, istisna insanların sizlere konuşma yaptığını biliyorum. 34 yıl önce, bu meydanda, bu kürsüde bir büyük devrimci Uğur Mumcu sizlere hitap etmiş. Ve bu bir büyük devrimci, başka bir büyük devrimciden Pablo Merida’dan bir alıntı yapmış; ‘Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerden’. Ve bu alıntıyı 12 Eylül faşizminin en ağır dönemde olduğu zaman Dikili’de yapmış, Dikili’de onu kucaklamış. Onun çığlığıyla birlikte 12 Eylül faşizmine karşı en büyük refleks, Dikili’den çıkmış. O gün, bugün Türkiye’de kim demokrasi arıyorsa, kim hak, hukuk, adalet arıyorsa adres, ilk ses, ilk çıkış, ilk isyan ateşi Dikili’den yanmış” dedi.

DİKİLİ FESTİVALLERİ

12 Eylül karanlığından, demokrasi, barış, emek ve çevre aydınlığına uzanan 36 yıllık tarihsel süreç, Dikili’nin eski Belediye Başkanı Osman Özgüven ve arkadaşları tarafından başlatılmıştı.

Dikili Barış, Demokrasi ve Emek Festivali adıyla anılan etkinliklerden 1994 – 2004 yılları arasında adı değiştirilse de 2004 yılında tekrar yönetime gelen Osman Özgüven ile eski kimliğini yeniden kazandı. 

Demokrasinin, barış ve emeğin yeniden filizlenmesi savaşımı, en zor koşullara rağmen kuzey egenin incisi Dikili’de verildi. Aziz Nesin, Uğur Mumcu, İlhan Selçuk, Atilla İlhan gibi birçok aydın ve yurtseverin özgürce konuşabildiği Dikili Festivalleri “soluk aldığımız tek yer” olarak nitelendirildi. 

Erdal İnönü'den Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan’a kadar pek çok siyasi liderin, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin kendilerini ifade ettiği paneller dünya çapında yankı uyandırdı. Demokrasi bileşenlerinin buradaki forumlarında beyin fırtınaları esti, çıkış yolları arandı. Sadece iktidar kontrolündeki TRT televizyonunun yayında olduğu, internetin var olmadığı sansür yıllarında Dikili'yi demokrasinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün nefes borusu haline getirdi. Bu festivaller ilerleyen yıllarda başta Ege Bölgesi olmak üzere yurdun dört bir yanındaki festivallere ilham kaynağı oldu.

1986'da başlayan festivalellere Dikili'nin karşı komşusu Midilli Adası da dahil oldu. Özgüven ve Pallis o yıllarda ülkelerindeki milliyetçi kesimler tarafından “vatan haini” ilan edilirken, ilerleyen zaman içinde açılan dostluk kapısından niceleri girdi, Ege kıyılarında karşılıklı festivaller, turizm ve ticaret başladı. Dikili, Türk-Yunan dostluğunun da simgesi haline geldi.

Yaşamını barışa adayan İsveç Başbakanı Olof Palme’nin adı 1987 yılında, Dikili’de bir parka verildi. Parka “Olof Palme Barış Parkı” denildi ve simgesel bir anıt dikildi.


Dikili demokrasiyi, Dikili barışı, Dikili emeği irdeledi. Yaşanası dünyada çevrenin önemini vurguladı her fırsatta. Suyun ticarileştirilmesine karşı savaşımından asla vazgeçmedi. Her türlü yargılanmayı, her türlü cezayı yüreğinin üzerinde bir madalya gibi taşıyacağını duyurdu her fırsatta…

Yıllar yılı devletten hiçbir katkı alamayışının altındaki gerekçede bu oldu. Çünkü Dikili'den tüm dünyaya yükselen ilkeli ve sosyal içerikli çığlıklar, birilerinin korkusu oldu.

Ve bu birileri, özellikle bir zamanlar FETÖ'nün elinde olan bölgedeki altın madenine karşı mücadelesi ile bilinen ve bu mücadeleyi halen devam ettiren Osman Özgüven adının anılmasından da korkar oldu. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.