Ajans Bakırçay

Ekmek mücadelesinde; “Bergamalı üç kadın işçi”

GÜNDEM

Bergama Belediyesi, 7 Şubat 2020 Cuma günü mesai bitiminde DİSK üyesi üç kadın işçiyi işten çıkardı. İşten çıkarılan Nazlı Deniz Tan, Alev Çakır ve Gonca Çetin İkiz 10 Şubat 2020 Pazartesi günü  “İşimizi İstiyoruz” yazılı yeleklerle belediyenin önünde eyleme başladı...

Bergama’nın AKP'li Belediye Başkanı Hakan Koştu, 7 Şubat 2020 Cuma günü mesai bitiminde DİSK üyesi üç kadın işçiyi, işten çıkardı. İşten çıkarılan Nazlı Deniz Tan, Alev Çakır ve Gonca Çetin İkiz 10 Şubat Pazartesi günü “İşimizi İstiyoruz” yazılı yeleklerle belediyenin önünde eyleme başladı.

Ve sokak "İş, Ekmek, Özgürlük" sesleriyle yankılandı....

8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde Gonca Çetin İkiz yaşadıklarını Ajans Bakırçay’da anlattı;

Hayırlı Cuma'lar...

Bergama Belediyesinin her Cuma attığı mesajın başlığıdır oysaki…

Bize pekte hayırlı atmamıştı 7 Şubat 2020 Cuma günü bu mesajı...

Aynı gün cumamızı hayırlayan Sayın Koştu, o mübarek cuma gününün mesai bitiminde bize kapının önünü göstererek hayırladı cumamızı.

Bizde onu hayırladık aynı gün; 'hayırlı cumalar Sayın Koştu, haftanın bitimi cuma ise her yeni başlangıçta Pazartesi olur.’

Tarih 10 Şubat 2020 Pazartesi...

Tabii bu tarihten önce kimsenin birbirinden haberinin olmadığı ve kendince bir gün başıma böle bir şey gelirse yerim kapının önünde hak aramak diye düşündüğü günlerden geçtiğimizi de farkında değiliz.

İş akdi fesih ihbarlarımızı elimize alır almaz soluğu Bergama Belediyesi'nde buluşarak aldık. Hepimizin gözünde inatçı bir ışık süzülüyordu. Çünkü hepimiz birer mücadele insanıydık. Her kulvarda, her ezilmişlikte, her ötekileştirmede sesi çıkan, hak arayan ve asla korkmayan üç yürekli kadındık, anneydik... 

Anayasal hakkımız olan sendika seçme hakkımızı kullanarak üyesi olduğumuz sendika Disk Genel-İş'ten istifa etmedik diye, onlardan olmadık diye ve kısacası her söylenilene boyun eğmedik diye; soğuk bir Şubat gününde, sanki bunun aylardır planını yapmışız gibi aldık soluğu Belediye önünde.

Şöyle ki; bu hak arama eylemimiz, 10 dakikada alınmış bir kararla 7 Şubattaki belediye buluşmamızda ayaküstü oldu. Çünkü yüreklerimizin sesi hep aynı atıyor, gözlerimiz aynı yönde bakarak parlıyordu. Çokta konuşmadık pazartesi başlıyoruz dedik ve ayrıldık...

Üç sesle başladı mesai saati Belediye önünde; “İnadına sendika İnadına DİSK...”

Sonra ne mi oldu?

Bu üç ses öyle korkusuz ve yürekli başladı ki bu sürece, bir anda üç yüz ses oldu ilk gün.

Dahası mı?

Hangi birini anlatsam ülkemizin birçok yerinden mücadelemize omuz verildi ses olundu. Ülke sınırlarını aşıp yurt dışından bize destek olanlar vardı. Kadın, erkek, memur, işçi, ev kadını, sokakta simit satan Fatma teyze, lokantasında yemek pişiren ve o sıcak aşını bizimle paylaşan Figen abla, köydeki sıcacık evini bırakıp yanımıza gelen Zehra teyzem, her gün bizimle olan can dostlarımız köpüşlerimiz...

İlk gün böle yüksek bir sesle başladı. Belediye önüne koyduğumuz o kara çelenk, onlardan olan bir kaç kendini bilmez tarafından atılmaya ve kırılmaya çalışıldı. Hatta tartaklandık, ama asla vazgeçmedik emek direnişimizden.

Çevre STK'ların, derneklerin, parti yönetimlerinin, hatta Hakan Koştu'ya oy veren ve mücadelemizi haklı gören vatandaşların hep olumlu desteklerini aldık. Ceplerinde ki paralar ile sıcak çay aldılar bize, kimi zaman yemek, kimisi kitap getirdi okuyun diye. Kimisi gazete, kimi de çok soğuk elleriniz yüzünüz çatladı size krem getirdim sürün diye.

Boyut değiştiriyordu bu eylem. Öyle güzel, öyle samimiydi ki; soğukta ısınmak için halaylar çekiliyor, türküler söyleniyordu hep birlikte.

Eylem üç kadının ekmek mücadelesinden başlamıştı ama her geçen gün mücadele herkesin kendini içinde bulduğu bir şölene çeviriyordu adeta. O kadar samimiydik ki bu sevgi dolu ortamın sıcaklığı ısıttı hepimizi, o kara şubat soğuğunda hiç hasta olmadık mesela…

Her gün bir yazı paylaştık ve tabi her Cuma mesajımızı Sayın Koştu'ya yazdık. Çünkü artık bize hayırlı Cumalar mesajı atmıyordu... 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüzü kutlayacak kadar da fütursuzdu tabi…

Günler birbirini kovalıyordu. Tabi artan soğuklar, yağmur veya olumsuz tüm hava koşulları bizi engelleyemiyordu. “Yılgınlık yok, direniş var, ya hep beraber ya hiç birimiz”di çünkü.

Tabi ki Belediye çalışanı arkadaşlarımız selam vermez olmuştu. Gördükleri baskı ve korku yüzünden. Belediye içinde 3.kattan resim çekenler, eylemimizi provoke etmeye çalışanlara inat her gün işe gider gibi çıktık evden, çocuklarımızda öyle bildi bir süre...

Yine bir gün, yine bir hayırlı cuma günü bir yazı ile geldi kolluk kuvvetleri eyleminize… '1 hafta ara vermek zorundasınız' Peki sebep? Cumhurbaşkanı Bergama'ya geliyordu..

Eee gelsin, biz kötü bir şey yapmıyoruz ki. Anayasal hakkımız olan eylem hakkımızı sorunsuz çıkarsız ve kavgasız kullanıyorduk. Hakkımızı arıyorduk.

Neydi bize engel olan peki? Bunun cevabını da size bırakıyorum…

Bedensel eylem belki ara vermişti ama direniş evlerimizden devam etti. Kapımızda bekleyen kolluk kuvvetleri ile birlikte...

Sonra ne mi oldu? Gelin beraber devam edelim...

Yasak bitti biz yine soluğu sabah 8, akşam 6 mesaisi olan Belediye önünde bayram sevinci yaşayan çocuklar gibi aldık... Elimizden gelse kara poşetlerimizi alıp şeker toplayacak neşe ile.

Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar...

Biz kantarın güçlü kısmında olduk, destekler ve haklı mücadelemiz ile.

Hayatımıza giren Covid-19 pandemisi ile bizi ziyaret edip desteğe gelen mücadele dostlarımızı risk altında bırakmak istemedik ve eyleme fiili ara verdik. Direnişe evlerden devam kararı aldık. Süreç böyle devam etti...

“Vee Düşlerin sonsuza koştuğu yerde

sabrın çiçekleri açtığı yerde

asla kapanmaz yaşanan defter

çünkü tarihin en güzel yerinde

son sözü hep...

direnenler söyler...”

Öyle ya hayırlı cumalar mesajı ile gelen soğuk bir mesaj bizi kapı önüne koysa da, yine hayırlı bir Cuma günü bizlerin üzerine uğurla geldi.

Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer mücadelemize omuz vermiş, bize aynı yolda kararlılık ile birlikte mücadele için çalışma arkadaşı olma yolunu açmıştı.

Haaa unutmadan söylemeliyiz; bize ne mi oldu? Belki yaşamadan bilinmez ama yol arkadaşlığı ile pekişen dostluklar sonunda;

Biz üç kız kardeş olduk…

Sonsuz teşekkürler...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.