Ajans Bakırçay

Dikili’de "İnsan hakları, göç, mültecilik ve ırkçılık" konuşuldu!

GÜNDEM

Dikili’de "İnsan hakları, göç, mültecilik ve ırkçılık" konulu panel düzenlendi.

Dikili’de Emek ve Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen panelde "İnsan hakları, göç, mültecilik ve ırkçılık" konusu işlendi.

Dikili Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panele İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, Mülteci-Der ve İzmir Barosu Mülteciler Komisyonu Üyesi Av. Eda Bekçi ve Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi konuşmacı olarak katıldı. Panel sonrası yazar Engin Günay ise 'Göçer Dünya' adlı romanını imzaladı.

DİKİLİ HEPİMİZE NEFES OLDU

Dikili Emek ve Demokrasi Platformu’ndan Pervin Çakıcı’nın yönettiği panel, göç sırasında yaşamını yitiren mülteciler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.

Panelde söz alan İHD Onursal Başkanı Akın Birdal; “Bu panel beni 34 yıl öncesine götürdü. 12 Eylül faşist askeri darbesi sonrası ilk kez aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler, emek örgütleri burada buluştular. Derneğimizin kuruluşu da o günlere rastlıyordu. İlk kez bu platformda demokrasi, barış, adalet konuşuldu. O günlerde bizi bir araya getiren belediye başkanı Osman Özgüven’i selamlıyorum. Bizi bugün yeniden bir araya getiren Dikili Emek ve Demokrasi Platformu’na da teşekkür ediyorum” dedi.

NEFRET DİLİ, IRKÇILIK SON BULMALI

Yaşanan göçler konusunda insan hakları ihlallerini anlatan Birdal; “Ege’nin iki yakası hepimizin hayalinde barış gölü olacaktı. Ve şimdi ölüm denizine, kan gölüne dönüştü. Bütün bu insanlık trajedilerine yol açan savaş politikalarına son vermek gerekiyor. Bu nefret dili, ırkçılık son bulmalı. Avrupa Birliği ile imzalanan ‘geri kabul anlaşması’ derhal iptal edilmeli. Mülteciler Yüksek Komiserliği derhal harekete geçmeli ve yeniden devreye sokulmalı. Türkiye sınırlarında göç büroları oluşturulmalı ve Göç Bakanlığı kurulmalı. Avrupa Konseyi ülkeleri bu yükü paylaşmalı. Türkiye’de son 10 yılda doğmuş 700 bin Suriyeli çocuk var. Bu çocukların eğitim, sağlık, barınma hakları derhal düzenlenmeli. Geri dönmek isteyenlere, uluslararası gözlemcilerin denetiminde güvenli geçiş yolları sağlanmalı” sözlerine yer verdi.

DİKİLİ’DEKİ MÜLTECİ ÖLÜMLERİNİ HATIRLATTI

Mülteci-Der ve İzmir Barosu Mülteciler Komisyonu Üyesi Av. Eda Bekçi ise; “Dikili, sahilleri, güneşi, denizi çok güzel bir kent. Ancak ben en son Dikili’ye Cumhuriyet Başsavcılığı’na gelmiştim. 5 Ocak’ta sabaha karşı Bademli’ye geçmeye çalışan bir bota, sahil güvenlik ekiplerinin botu çarpmış ve 4 kişi hayatını kaybetmişti. Bu dosyanın soruşturulması için gelmiştim. 2016 yılında da Altınova açıklarında çok büyük bir kaza olmuştu. O kaza da 5 Ocak sabaha karşı gerçekleşmiş ve 33 kişinin cansız bedenine ulaşılmıştı. 12 kişinin cenazesine ise halen ulaşılamadı. Aynı yıl, birkaç ay sonra ne olduğu belirsiz ‘geri kabul anlaşması’ nedeniyle Dikili Limanı’na dünya basını gelmiş ve adeta bir şova dönüştürülmüştü. Buradan mültecileri Türkiye’ye getirmişlerdi” dedi.

TÜRKİYE’DE KAPANA KISMIŞ DURUMDALAR

Mülteci sorununu hukuksal boyutuyla inceleyen Bekçi ayrıca; “Mülteci nüfusunun taraf devletlerarasında onurlu bir şekilde paylaştırılması gerekiyor. Yani yükün birkaç ülkenin sınırına bindirilmemesi lazım. Suriye savaşı sonrası bunu gördük. Ürdün, Lübnan, Türkiye... Başka ülkede mülteci var mı? En büyük kamp ve sayılar burada. Böyle bir iklimdeyiz. Hem hukuki sınırları ördüler, hem dikenli telleri ördüler, hem duvarları ördüler, elektrikli teller gerdiler. Gözümüzle gördük; polis koşan mülteciye çelme taktı. Hani ne oldu? Sende sınırlarını açacaktın. Hani Türkiye bu konuda çok ihlal yapıyordu? Şimdi hiçbir şey yok. Türkiye’de kapana kısmış durumdalar. Ya ülkelerine dönecekler ya da ülkelerine dönecekler” dedi.

İZMİR’DE YEREL YÖNETİM BU KONUYA DAHA OLUMLU BAKMAYA BAŞLADI

Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi ise, "Bolu Belediye Başkanı Tanju Özkan’ın kentte bulunan mülteci ve yabancılara yönelik 10 kat zam yapma yaklaşımı, onlara ruhsat vermeme söylemlerini, insan haklarına, uluslararası şartlara ve hukukumuza aykırı buluyoruz. Zaten göreve başladığı zamanlarda söylediği benzer sözler nedeniyle ulusal çapta çok sayıda sivil toplum kuruluşu kendisini kınamıştı" dedi. 

Hüsünbeyi konuşmasında; "Gerek Avrupa Kentte İnsan Hakları Şartı gerek de Dünya Kentsel Şartına göre kent sakini kentte geçiçi ve kalıcı herkesi kapsar. Keza Belediyeler Kanununun Hemşehri Hukuku başlıklı 13. maddesi Herkes yaşadığı beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin karar ve hizmetlerine katılma, yardımlarından yararlanma imkanları vardır. Bu anlamıyla İzmir'de belediyerin olumlu adımlar atmaya başladığını söyleyebiliriz. Bu arada Tunç Soyer'in mültecilerin desteklenmesi gerektiği yönündeki açıklamalarını ilkesel ve hukuksal olarak olumlu buluyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde 'Adalet ve Eşitlik Müdürlüğü' oluşturuldu ve bunun altında ‘Mülteci Masası’ birimi kuruldu. Buca Belediyesi'nde 'Göç Birimi' oluşturuldu" dedi. Konak Belediyesi'nin duyarlılık gösterdiğini, yerel yönetimlerin bu konuya daha duyarlı bakmaya başladığını belirtti.

GÖÇER DÜNYA

Dikili Emek ve Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen "İnsan hakları, göç, mültecilik ve ırkçılık" konulu panel sonrası ise yazar Engin Günay, Göçer Dünya adlı romanını imzaladı. Yazar Engin Günay, “Göçer Dünya” adlı üçüncü romanında göç dalgaları üzerinden distopik bir dünyayı kurguluyor. Çağın en büyük trajedilerinden biri olan göç sorununa ekolojik boyutunu da katarak, Avrupa’nın hümanizma iddiasından vazgeçen yaklaşımını mercek altına alıyor.

Panel sonrası Akın Birdal'da 'Yolu Beklenenler' adlı kitabını imzaladı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.