Ajans Bakırçay
2020-05-02 14:40:01

Gerçek Anlamda İnsan Olabilmek...

Sedat Özgüven

02 Mayıs 2020, 14:40

1 Mayıs Emekçilerin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü'nde,

Gerçek anlamda insan olabilmek adına…

*

Tüm dünyada ve ülkemizde yaşamlar öylesine acımasız ve olağanüstü süreçlerden geçiyor ki, anlamak, açıklamak, dayanmak zorlaştı.

Yaşadığımız sistemlerde, korona salgını altında, gerçek anlamda insan olabilmek, temiz, kirlenmemiş kalabilmek daha bir zorlaştı. Sonrasında ne olur, ne olacak soruları her kesimde tartışılıyor.

Eğer, emek, demokrasi ve barış yanlıları, iyilik yanlıları, örgütlü ve birlikte sömürgen, otoriter ve kötülük güçlerine karşı mücadele edemezse, ezici çoğunluklar için daha acımasız bir dönem yaşanabilir.

İşsizlik, açlık, çaresizlik arttı, artacak. Evet, savaşların, sömürünün ve güçlülerin belirlediği insanlık tarihi acılarla, umutsuzluklarla, çaresizliklerle doludur. Ne var ki, bugünlerin acımasızlığının yarattığı sıkıntı ve öfke taşan resim en alttakileri daha sert vuruyor.

Virüs herkese eşit vuruyormuş masalları hiç te gerçekçi değil. Olanakları olanlar her tür korunmayı sağlayabiliyorlar. Çalışmak zorunda değiller. İstedikleri yere taşınabiliyorlar. Sağlıklarını kontrol için her tür olanağa sahipler.

İşçiler çalışmak zorunda. Kayıtsız çalışan delikanlı, dur ihtarına uymadı diye kalbinden kurşunlanabiliyor. Kâğıt toplayarak geçinebilen insanımıza, birkaç ayda kazanamadığı kadar ceza yazılabiliyor. Bugün yine 84 insanımızı kaybettik. Hisseden, gören, Ülkenin sokaklarında olup biteni izleyen bir yüreğin, paramparça olmaması mümkün mü?

Artan işsizliğin, yoksulluğun ve virüs tehdidinin ezdiği aileler ve de bayramlarını kutlamak, kaybettikleri sınıfdaşlarını anmak isteyen emekçilere yapılan saldırılar, gözaltılar. Yönetenler tarafından yaygınlaştırılan ötekileştirme söylemleri.

Sınırlara yığılan göçmenler unutuldu adeta. Gurup yorum üyesi, özgürce şarkılarını haykırmak isteyen İbrahim ölüm sınırına yaklaştı. Halen sesine kulak veren bir yetkili yok. Öylesi bir süreç ki. İnsanlık, insanlıklarımız sınanıyor adeta.

Üzülüyorum...

Kahroluyorum...

Çaresizliğime öfkeleniyorum.

Kendimi sorguluyor, yargılıyor ve bu toplumsal suçun ortağı hissediyorum.

Tüm emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs ta, yoksullarımızı, açlarımızı, sömürü altında inletilen işçilerimizi düşündüm. Parçalanmış, dağıtılmış yaşamları düşündüm. Göçmenlik serüvenine mecbur kılınan ve umut yolcuları olan insanlarımızı düşündüm. Yine kahroldum...

Elbette teslim olmak yok. Umudu yeniden yeniden yeşertmekten başka yol yok. Ama ne olur hep birlikte, hayata farklı yerlerden bakıyor olsak da, sömürü ve savaşlara karşı olmak fikrinde aynı yerlerde olabiliyorsak, bu sesi güçlü bir biçimde yükseltmenin yollarını açmalıyız. Başka yolumuz yok…

İnsanlık bu denli hırpalanmamıştı, bu denli yara almamıştı...

Yorulundu…

Sözler bitti.

Anlıyorum. Ama ... haktan ve haklıdan yana olmak. Barış yanlısı, sömürü ve baskıya karşı olmak. İtiraz etmek, mücadele etmek, karşı durmak ve çoğalmaktan başka çaremiz yok...

Gerçek anlamda “İNSAN” olabilmenin yolu buralardan geçiyor.

Her şeye rağmen gerçek anlamda insan olabilmek mümkün ve örnekler az değil.

Sizler ne dersiniz???

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.