Ajans Bakırçay
2020-07-16 21:29:53

Düşmekte Değil, Teslim Olmamakta Mesele

Sedat Özgüven

16 Temmuz 2020, 21:29

Evet teslim olmamakta mesele. Halen oradayız...

Herşeye rağmen, yaşanılan zorbalıklara, çekilen acılara, bu kadarı da olmaz dedirten "olanlara", çok zor olmasına rağmen, katlanılma direnci gösteriliyor, gösterilecek.

İktidar bir konuda o denli başarılı ki, muhalefetin de bu başarıdaki payını gözardı etmemeliyiz.

Halkın yaşamını, ekonomi, demokrasi ve özgürlükleri ilgilendiren konulardan kaçarak, gündemi ve tartışmaları, kendi istediği alanlara yönelten ve istediği istikamette yürümeye devam eden bir beceriye bağlı başarı.

Evet düşmekte değil, teslim olmamakta mesele.

Düşersen kalkabilir ve ayni amaçlarla yürümeye devam edersin. Teslim olursan, geçmişinle birlikte bitersin.

Patlayıcı imal eden ve altıncı kez patlama yaşanan fabrikada, son patlama sonrasında meydana gelen yangında 7 kişi yaşamını yitirmiş, kalan patlayıcılar belediye aracı ile güvensiz bir biçimde taşınırken, 3 askerimiz daha hayatını kaybetmişti. Bu patlamanın ardından kutlamalarda havai fişek kullanımına son veren Belediye Başkanlarımızın varlığını da, teslim olmamayı güçlendiren nedenlerden sayabiliriz herhalde.

Bir yanda doğayı ve içinde yaşam bulan hayvanları yaşatma çabası içinde olan insanlarımız ve diğer yanda, hep yapılan, son olarak da sayıları 17 ye inmiş olan Yaban keçilerini öldürmek için İHALE evet, yanlış yazmadım İHALE açan, güçlü tepkilere ve ihalenin yargıya taşınmasına dayanamayıp, vazgeçen, ihaleyi iptal eden yöneticiler.

Emekçilerin, işsiz kalabilecekleri zamanlar ve emeklilik sonrası gelecekleri için tek güvenceleri olan kıdem tazminatlarına göz dikilmesi de, bardağı zorlayan hamlelerden.

Toplumsal kutuplaşmayı derinleştirmek, bölerek daha kolay yönetmek, bizden diyebileceği yandaş Barolar yaratmak ve yargıyı iktidara daha bağımlı hale getirmek amaçlı "Çoklu Barolar" yasası meclise taşındı. Baro başkanlarının ve avukatların demokratik-Barışçıl her tür itirazları zorbaca ve hukuk dışı olarak engellenmeye çalışıldı. Her tür engellemeye rağmen, meclise alınmamalarına, dinlenmemelerine rağmen, baro başkanları ve avukatlar Türkiye’nin her yerinde güçlü, unutulmayacak direniş örnekleri sergilediler. Teklif yasalaştı. Ne var ki, hayat devam ediyor ve bu unutulmayacak. Ve bu yasa için her tür zorba ve hukuksuz yola başvuranlar unutulacak ve iyi anılmayacaklar.

Bulunduğumuz süreçte cezaevlerinde 76 gazeteci ve medya çalışanı bulunuyor. İçlerinde Ahmet Altan, Osman kavala, Selahattin Demirtaş'ın da bulunduğu Politikacı, düşünür, yazar-çizer olarak yüzlerce insanımız tutsak.

Cumhurbaşkanı, geçen yıl Ayasofya'nın camiye çevrilmesi talebini reddederek "Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim" demişti. Ne var ki bir süredir, zaten ibadete açık olan Ayasofya, büyük bir beceriyle, dinsel hassasiyetler de kullanılarak, yine üzerinde konuşulacak ve bir süre tartışılacak bir konu ve gelişme olarak gündeme taşandı. Elbette herkes, tüm insanlar, nerede yaşarlarsa yaşasınlar, karşılıklı saygı ve eşit haklar temelinde istediğine inanma ve bu doğrultuda yaşama hakkına sahiptir, olmalıdırlar. Ne var ki bu adımın özünde yatanlar da atlanılmamalıdır.

İşsizlik, hayat pahalılığı, yoksulluk... demokrasi, özgürlükler...

Ama Ayasofya açıldı. Açıktı. İsteyenler namaz kılıyordu.

AMA Ayasofya açıldı. Bu ve benzeri algıları ezip, geçmeliyiz.

Bugünlerde, iktidarı paylaşma savaşı olarak tarihe geçecek 15 temmuz darbe girişiminin 4. Yılında estirilen bayram havaları da, esasları unutturmak amaçlı algı operasyonlarıdır.

Sessiz kalınmamalı, açıklamalarla yetinmemeliyiz.

Toplumsal yapımızın ezici çoğunluğunun yaşamsal çıkarları için, emek, demokrasi, özgürlükler ve barış için, tek adamlığı yok etmek için, tek yolumuz, birlikte, ortak demokratik-barışçıl aktif mücadeledir.

Başka yol yoktur...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.