Ajans Bakırçay
2022-03-18 11:30:22

Çocuklara Kıymayın Efendiler!

Mehmet Can Gürbüz

h.dem08@hotmail.com 18 Mart 2022, 11:30

Manas Destanı’nda Manas, Kalmuklar, Mançular ve Çinlilerle kahramanca savaşmış ama yiğit Alplerini de kaybetmenin acısının ağırlığıyla yurdu Talas’a dönmektedir. O savaştayken 6 ay önce bir oğlu olmuştur. Köyün girişinde annesinin kucağındadır. Annesi, babası Manas’ın daha oğlunu görmeden önce sesini duysun diye çimdik atarak oğlu Semetay’ı ağlatır.

Manas çocuk ağlamasını işitince yanındaki Bakay Alp’e sorar:

“Bakay! Dikkat ettin mi bir çocuk ağlıyor. Acaba bu ağlayan Semetey mi? Bakay Alp hele biraz dur, şu çocuk ağlamasına dikkat et! Bu Semetey’in ağlamasıdır. Almambet, Çuvak ve Sırgak gibi Alplerin ölümünden sonra hiçbir şey beni teselli edemeyecek diye düşünüyordum. Ama şimdi anlıyorum ki artık Semetey için yaşamalıyım. Ben onun uğruna bütün hazinelerimi, malımı, mülkümü iyilik olsun diye Gök Tanrı adına saçıp, halkıma üleştirebilirim. Tek oğluma Gök Tanrı’dan uzun ömür ve güzel bir hayat diliyorum.” Der. 

Ne garip değil mi yitirdiği can dostlarının acısını bir çocuk ağlamasıyla unutan tarihsel önder? Aslında garip değil yaşamın gerçekliği, çocuk nefestir, çocuk neşe, çocuk yaşama tutulacak dal.

Şu Ocak ayının, Şubat’ın, Mart’ın soğuğu hep üşütür beni. Sadece havasının soğu değil, elimizden aldığı hayatların üşütmesidir bahsettiğim. Selda BAĞCAN’ın sesinden duyulan “Üşür ölüm bile” gibi bir üşüme hem…

Daha dün; Karabük 75. Yıl Anadolu Lisesi 10'uncu sınıf öğrencileri Yusuf Ömer U. ve Oğuzhan U. Telefonlarına mesaj bırakıp, ağaç dallarına kendilerini asarak intihar ettiler. Ukrayna’da savaşta atılan füzelerden yüzlerce çocuk öldü. Zaten ölüm hiç elini çekmedi çocuklarımız üzerinden.

Bu yüzden, ülkemizin bir köşesinde çocuklarının ölmeden dirisini kurtarmaya çalışan anneler oturur, kimi yerde de kaybedilmiş, sadece hayatlarının değil ölü bedenleri bile kaybedilmiş çocukların anneleri aranıp durur…

Selçuk BARAN – 1978 yılı Sait Faik Hikaye Armağanı kazanan “Anaların Hakkı” öyküsünden bir küçük bölüm alacağım buraya:

Anne, yitirdiği oğlu karşısındaymış gibi konuşur için için; “Hasan gülsene bana yavrum… Konuşsana… Bak, dayın hep gülerdi; hatta konuşurdu bile. Sen neden susuyorsun? Hasan, bir tek söz olsun söyle. Azıcık gül bari… Gülsene ciğerimin köşesi… Yoksa bana kırgın mısın? Sen ölünce evi ateşe vermeli, dünyaları mı yakmalıydım? Öyle ya, ne yaptım ben? Sustum. Yalnızca sustum, odama çekildim. Bıraktım, baban, kardeşlerin senin kanının pahasından yararlansınlar… Susmak, küsmek nedir ki? Bir çocuk yok yere öldürülür, sonra öz anası bile susarsa, başka çocuklar da öldürülür değil mi? Kötüler, “Bak biz haklıymışız” derler, “hesap soran yok çünkü. Analar bile susarsa, meydan bizimdir.” Analar hesap sormazsa kim sorar? Ha yavrum?.. Yaşasaydın onlar kadardın şimdi… Dün dağda vurulanlar kadar. Baban öldürtmeseydi seni, belki delik deşik bedeniyle toprağa uzananlardan biri de sen olacaktın. Değil mi Hasan, madem kahpeler hesap sormuyor, korkuyor. Hasanım kahpeyim ben… Ne istersen de... vur bana… İncit beni… Kır! Ne söylersen söyle… Ama yalvarırım, bir kez gül bana. Gülüşün al bir gül gibi tomurcuklanırdı yüzünde. Bir çocuğun gülmesi nedir, bilir misin Hasanım Serin suları kucaklamaktır. Tan ağardığında soluyup soluyup göğü yüreğine doldurmaktır. Gül bir kez anana Hasan….”

-

Bir şiirimle yazıyı sonlandırıyorum:

Çocuktum; Ay Dede topum olsun isterdim

Patlamaz, yırtılmaz, inmez

Tadı gitmez

oyun bitmez

-

Oyunla büyüdüm oyun içinde, gördüm

Ne Ay Dede benim olurdu ne de güneş

Ki onlar, sonsuz hâkimiydi evrenin

Sarayla kralları kıskandıracak

Ne de insanlar inançlarını azaltacak

**************************************

 Sevgiyle, sağlıcakla kalın….

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.