Ajans Bakırçay
2021-09-08 19:23:46

Çandarlı'da 1859 tarihli Koçanlı Köşkü'nün belleğinden hatıralar

Dr. Çağlayan Hergül

08 Eylül 2021, 19:23

Çandarlı’ya doğu taraftan girdiğinizde Ceneviz kalelerini andıran kalem gibi kuleleriyle bir Hisar sizi karşılar. Günün her saatinde kendini güzel renklerle yansıtır ahaliye, misafire.

Bundan 500 yıl kadar önce yapılmış bu kaleyi inşa ettiren Fatih Sultan Mehmed’in ünlü sadrazamı Çandarlı Halil Paşa’dır.

Bu azametli hisarın hemen yanında, güneşin doğuşunu selamlayan iki katlı bir konut görülür ki bu eser Çandarlı’nın siluetine renk katar. Açık toprak renkli beden duvarlarıyla hisar ışırken kırmızı taşlarıyla gözü alır 1859 tarihli konak.

1850’li yıllar… Çandarlı baskınları zamanı…

“Tatlı bir meltem lacivert lacivert salınarak taş sokakların aralarından yol alır. Gece, gırnatalarla davullarla zurnalarla eğlenen Rum ve Türk ahalinin neşesine tanık olmaktadır. Bu neşenin kaynağı ise bir çiftin evlilik şölenidir. Düğünde bir hayli dans edilmiş ve mest olunmuştur. O mutlu anda ortalığın kan revan olacağı kimin aklına gelirdi. Güzelim taş duvarların yankısında bir silah ses yarar gecenin karanlığını ardından bir silah sesi daha ve gerisi gelir. İnsanları böyle teker teker yere yıkan Rum eşkiyalardır. Midilli’den Çandarlı’nın ve Ayvalık’ın koylarından izbandutlara atlayan bu serkeşler Rum, Türk demeden herkesi oracıkta öldürüveriyor ganimet toplayıp defoluyorlardı. Hatta gelinleri genç kızları kaçırdıkları oluyordu. Bu baskına dayanamayan yiğitler, askerler sağ kalanları kule evlere ve kaleye topluyordu. Kule evlerin mazgallarından kalenin surlarından tüfekler ateşleniyor ele ne geçerse düşmanın kafasına indiriliyordu. İşte bu çarpışmalar gün ayana ve Bergama’dan süvariler gelene kadar sürüyordu. Ölen ölüyor kalan sağlarla hayat bir şekilde devam ediyordu.”

1859 tarihli konutun alt kat ve üst kat cephesi birbirine benzememektedir. Alt kat cephesi bir önceki paragraftaki hikayeye atfen adeta bir kule ev görevi görmektedir. Dar yuvarlak kemerli pencereler ve yine yuvarlak kemerli dev bir kapıyla donatılmıştır. Adeta bir kale kapısını andıran bu yuvarlak kemerli açıklık yine kalın saçlarla kaplanmış ve kabaralı çivilerle mıhlanmış çift kanatlı bir kapıyla örtülmüştür. Pencere kapakları da aynı şekilde tahkim edilmiştir. Arka cepheye gelince ortada ana cephedeki kemerli açıklığın ve kapı kanatlarının aynılarını görüyoruz.

Üst kat cephelerinde ise tipik bir Sakız evi görüyoruz. Ortada balkonu, iki yanda pencereleri ve diğer ceplerdeki pencereleriyle tarihi bir Akdeniz evi karşımızda duruyor. Ancak tüm pencerelerde demir kafesler var. Burada durup düşünüyoruz neden bu kadar koruma var bu yapıda? 19. yüzyılda Çandarlı’ya defalarca baskın yapan eşkıyalardan korunmak bu sorunun cevabı olsa gerek. Diğer yan okuyucunun dikkatini şuna vermesini diliyorum: Yapı ilk planladığında tamam dışardan gelecek tehlikelere karşı korunaklı ve hatta tehlikeye karşı cevap verebilecek kule ev tarzında yapılmış. Evin içine gelince ortada haç planlı bir koridor ve bunların köşelerine yerleştirilmiş odalar bulunuyordu.

Peki kimdi bu özel yapının sahibi? Söz konusu eserimizin bulunduğu kıyının arkasındaki sahilde bir zeytinyağı fabrikası vardır. Halkın bildiğine göre işte bu fabrikanın sahibidir konutun sahibi de. Bilgilere göre bugünkü çarşının olduğu yerde de bir bakkalı bulunuyormuş. Ana kapının hemen üstüne yaptırdığı demir petekte 1859 yılı yazıyor.

1923 Lozan mübadelesi zamanları…

Suyun bu tarafında…

“Çandarlı iskelesinde can hıraş bir gündü. Yaşlı, genç, çoluk çocuk yanlarına ne alabildilerse hisarın önünde toplanmış Rum ahali bin bir türlü hüzünlü duyguyla geçmişi burada bırakma yolunda isteksiz adımlar atıyordu. O topluluk içinde 1859 tarihli konutun sahipleri de vardı. Baskınlar, işgaller, kötü güzel günler bütün belleğiyle bu yarımadada kalacaktı. Onlarsa tıpkı Hades’in yeraltı dünyasına gitmek için Styx nehrinin kayıkçı cini Khron’u bekler gibi dikiliyorlardı suyun bu tarafında. Kayıklar usulca yaklaşıyor Khron kılıklı denizciler bir geliyor bir gidiyordu.”

Suyun öte tarafında...

“Kaderde topraktan ayrılmak atayı ceddi geride bırakmak da varmış deyip üç soydaş, çoluğunu çocuğunu neyi varsa toplayıp katara durdu. Draniç’ten yola revan olan kağnıların gıcırtıları Türk ahalinin içlerindeki boşluğun sesiyle bir ritimde yaylanıyordu. Adımlar 600 yıl gerisine giderken yeşil ovalar, sarı sarı günebakan tarlaları bir gündoğumunun pembeliğine bir günbatımının kızıllığında bürünerek yolcu ediyordu insanları. Kavala limanın ucunda durup suyun öte tarafına baktılar. Son kez bir de geriye… Salına da salına da… Ege’nin sakin rüzgarıyla üç soydaş, istikaklarına düşen Çandarlı’daki 1859 tarihli konuta doğru yelken açtılar.”

Lozan mübadelesiyle Kavala’nın Draniç köyünden Çandarlı’ya gelen Osman Akgün, Adil Soykan ve Mahmut Soykan bu konutu mesken tuttular. Bu dev konutu üç akraba altlı üstlü ve de girişleri üç ayrı yerden olmak üzere bağdadi duvarlarla geleneksel bir şekilde dairelere böldüler. Böylelikle tek ailenin yaşadığı bu cömert konut, içine üç aileyi birden alarak belleğine yeni bir dönemi kazıdı.

Yakın bir zamanda…

“Gel zaman git zaman … Barış dolu günler günümüze getirdi konutu. Ancak ıssızlıkta pencerelerden, kapılardan hiddetle giren Çandarlı rüzgarı bir hırsla yıkmaya teşebbüs ediyordu binayı. Gökten dökülen bereket Bakırçay’ın iki yanını donatan tarlaları göğertirken konutun çatısından sızarak çürütüyordu güzelim duvarları ince ince. Kısacası kaderinde terk edilmek de vardı 1856 tarihli konutun. Topraklarından evlerinden terki diyar eden insanlar şimdi konutu terke etmişti. Uzun süre ovalarda kaderlerine terk edilmiş virane hanlar misali kasabanın ortasında adete kimsesiz bir çocuk, bir yaşlı gibi çaresiz gün doğumuna duacı bekliyordu. Bu çaresiz zaman da işledi belleğine konutun belki de en hazin dönemiydi.”

2010-2014 yılları arasında Çandarlı’da yapılan restorasyon faaliyetlerine 1859 tarihli konut da dahil edildi. Makus virane yalnızlık, bakımsızlık yerini 2014 yılında abad edilmiş bir konuta bıraktı. Butik otel amacıyla hayatına devam eden eserimiz bugün ise ziyaretçilerini bekliyor. Çandarlı’nın bir değeri olarak da belleğine yeni yeni hatıralar ekleyerek yaşamına devam ediyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.