Ajans Bakırçay
2020-08-02 20:33:43

Büyük Yazar Tarık Dursun

Salim Çetin

02 Ağustos 2020, 20:33

2015 yılının 11 Ağustosunda sonsuzluğa uğurladığımızda İzmir kendisini seven en iyi İzmirliden yoksun kalıyordu bir anlamda.

Yazarlık ve yayıncılık faaliyetlerini İstanbul’da sürdürmüş ama İzmir’le bağını hiç koparmamış bir yazardan söz ediyoruz.

Tarık Dursun her seferinde “Ben hep söylüyorum İzmirliyim. İzmir ve Bostanlı’dan sonra uzun bir dönem de İkiçeşmelikli.” (1)

Romanlarında ve diğer kitaplarının arka fonu hep İzmir’ dir Tarık Dursun’nun.

Dolayısıyla her kitabı buram buram İzmir kokar.

Karşıyaka Bostanlısı, Mumcunun Kahvesi, İkiçeşmelik, Pasapor, Kemeraltı ve tabii ki İzmir onun kaleminde büyülü bir şehir olarak anlatılır. Mekânlar, semtler sevgiyle örülmüş doyumsuz bir tada dönüşür.

İzmir’in balıkçıları, ‘Aile Evleri’ nde bir dönem yaşamış yoksul Yahudiler Tarık Dursun sayesinde bizim de dostlarımız oluverir…

Kısaca Tarık Dursun’ da her anlatı mutlaka İzmir’e çıkar…

YA İZMİRLİ?

Kuşkusuz her yazar kendi kenti için kendi ülkesi için değerlidir.

Saymaya gerek yok Victor Hügo’suz bir Paris, Kafka’sız bir Prag, Puşkin’siz, Gorki’siz bir Moskova, Nazım’sız bir Türkiye nasıl eksikse; İzmir’in yetiştirdiği Atila İlhan, Samim Kocagöz, Tarık Dursun, Cevat Şakir’siz bir İzmir de bence eksik kalır.

Ne var ki İzmirli bununun farkında mıdır?

Ağız dolusu bunu söylemek zor.

Üstelik bu durum sadece Tarık Dursun değil diğer yazarlar için de geçerli değil midir?

Mesela, 232 Sokak Hatay Nokta’da evi olan ve birçok kitabını burada yazan Cevat Şakir’i kaç İzmirli bilir ki?

Neyse ki iyi şeyler de yok değil. Mesela, 2015’ de ölümünden kısa bir süre sonra zamanın Konak Belediye başkanı Sema Pektaş Karataş semtinde restore edilen iki katlı bir İzmir evinİ “Tarık Dursun Anı Evi” olarak hizmete açtı. Yazarın kitapları, özel eşyaları bu mekânâ taşındı.

Evin üst katı aynı zamanda “Yazarlar Evi” olarak da izmir dışından gelen yazarların hizmetine sunuldu.

Evin anı evine dönüştürülmesi çalışmaları benim Kültür Müdürlüğüm zamanına denk gelmişti.

Sonra ben belediyenin başka bir birimine gittim.

Görüldüğü üzere son derece iyi niyetle yapılmış bir iş var ortada. Belediye başkanı kendi üzerine düşen işi en güzel şekilde yerine getirerek bir yazara yapılabilecek vefa örneğini ortaya koymuş.

İlk başlarda Kültür Müdürlüğü söz konu yerde gerekli çalışmaları yaptı, dışardan gelen yazarlar ağırlandı, onlara İzmir’in tanıtımı yapıldı.

Daha sonra araya seçimler girdi, Pandemi süreci yaşanmaya başlandı ve işler tavsamaya başladı.

Bu aşamadan sonra Tarık Dursun’la ilgili benim anımsadığım herhangi bir çalışma da ortaya konulmadı.

Tarık Dursun Anı Evi kısmı işlevsiz bırakıldı.

Oysa anı evinde okuma günleri, atölye çalışmaları yapılabileceği gibi; yazarın anlattığı mekanların, semtlerin gezilmesi, fotoğraf gruplarıyla sergilenmesi, Tarık Dursun adına öğrencilere dönük yarışmalar yapılması çok rahat yapılabilecek işlerden olmalı.

Bu çalışmaların daha da çoğaltılması mümkündür.

Hepsinden önemlisi de İzmirlinin bu anı evi ile tanışıklığını sağlamak gerekiyor.

Gezilmeyen görülmeyen bir mekanın adı ne olursa olsun bir anlamı yok..

Düşünün ki bir Avrupa gezisinde Tarık Dursun, “…Bir öğle sonrasında İbrail’ e( Romanya) iner inmez bir koşu Panait Istrati’ nin evine varabildim.” (2) diye yazıyor. Demek ki her gittiği kentte o kentte yaşamış yazarı görmeyi eğer ölmüşse evini ziyaret etmeyi en başa koyan Tarık Dursun var karşımızda.

Kaderin cilvesine bakın ki (A1) şimdi kendisi adına oluşturulmuş anı evine koşarak gidecek bir İzmirliyi gördüğümüzde sevinçten nerdeyse çığlık atmamız gerekecek!

Çünkü çoğu insan bu anı evinden haberdar bile değil!

***

İsterseniz Ekim ayı içinde bu büyük yazarın evine hep birlikte gidelim:

O’nu orda analım Deniz Bostanlısı’nadki en yakışıklı Ismail Dayısı’ndan söz edelim, o’na diyelim ki; sen ey Tarık Dursun, “Sen hep Yasef’in Meyhanesi’ne Narlıdere’den Muhtar Kemal’i, Pasaport’tan Cengiz Tuncer’i, Buca’dan Hasan Göksu’yu, Konak’tan Esat Balım’ı aldın gittin, bu kez, biz de sizin bu ‘Kopuk Takımı’ na katılalım; Yasef, Havra’daki meyhanesinde bir karafaki Rakı, dört çeşit mezeyi 2,5 liradan bize de versin. Hatta mangalda kızarmış Hamsi de gönderirse değme keyfimize….

Ne dersiniz dostlar kararlaştıralım anmayı biz yapalım…

Hep başkasını eleştirmekten bıkmadık mı?

Haberleşelim…

***

(1) Tarık Dursun, “Güzel İzmir, Gavur İzmir” Eksik Parça Yayınları İstanbul, 2004 Shf. 203

(2) Age.257

(A1) mi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.