Ajans Bakırçay
2021-05-09 12:20:48

Bağımsız Kitapçılar…

Salim Çetin

09 Mayıs 2021, 12:20

Belleğinizi zorlayın İzmir’in çok değil sadece 15-20 yıl önceki kitapçılarını anımsayın; Ercan, İleri, Sergi,

Konak, İletişim, yavuz…

Daha bunlara eklenecekler de olabilir.

Tarihi biraz daha ileri götürdüğümüzde Konak’ta, Kemeraltı’nda, Alsancak’taki açık alanlarda sergilenen ve satılan kitapları gözünüzün önüne getirin…

Onlarca kitapevi, hepsi birer kültür merkezi…

Şimdi hemen hepsi kapandı.

Sergi yerleri ise çoktan sizlere ömür!

Neden kapandılar?

Bu noktaya nasıl gelindi?

Belki bir başka yazıda kültürün geçirdiği bu değişimi anlatırız.

***

Ancak, bu yazının konusu, 2015 yılından itibaren açılmış olan ve kendilerini “Bağımsız Kitapçılar” olarak adlandıran oluşumlar.

Esasında konuyu gündeme İzmir Life Dergisi’nden (Mart 2021) Duygu Özsüphandağ Yayman taşımış.

Sahiplerinin çoğunun birer kitap tutkunu olduğunu yazıdan öğrendiğimiz, sokak aralarında birer kültür adası gibi duran küçük ama bu güzel kitapçıların karşılaştıkları zorluklar yazıya konu edilmiş.

Kim bu kitapçılar?

Yerdeniz, Kabuk, Pia, Palto, Yel değirmeni, Zorba, Belki…

İsimlerdeki güzelliğe bakar mısınız?

Her biri bir edebiyat yapıtına denk düşüyor.

İyi bir okur iseniz Yerdeniz’i Ursula K. le Guin, Kabuk’u Aslı Erdoğan, Pia’yı Attila İlhan, Zorba’yı Kazanakis, Yel Değirmeni’ni Don Kişot, Belki’yi Enis Batur ve Cem Aklaş’tan, Palto’yu Gogol’dan anımsayabilirsiniz.

Yayman’nın incelemesinde öğreniyoruz ki bu kitapçılar kitap satışı yanında yazarların, gazetecilerin uğrak yeri aynı zamanda.

Bunla da kalmıyor bu küçük işletmeler, sosyal medya üzerinden (Zoom) söyleşiler, kitap okuma günleri organizasyonu kotarıyorlar. Zaten birçoğunda olan kafe aynı zamanda bir kültür merkezi kimliğinde.

Ve bir başka özellik te, bu kitapçıların Alsancak semtinde bir birlerine yakın mesafedeki sokak aralarında faaliyet gösteriyor olmaları.

***

İşte bu küçük 'Bağımsız Kitapçılar' pandemi koşullarının da zorlamasıyla zor durumdalar.

Sadece pandemi de değil ayrıca internet ortamında online satış yapan büyük alış veriş siteleri de başka bir sorun.

Bunlar güçlü mali yapıları ile haksız rekabeti körüklüyor ve kitap satışlarını kendi tekeline alıyor.

Depolama ve saklama külfetine girmeyen, tekel olmanın avantajıyla az karla aldığı kitabı doğal olarak daha ucuz satıyor bu siteler. Dolayısıyla kitapevinin külfetleri bunlarda yok.

Fransız hükümeti bu soruna karşı bir yasa çıkarmış.

Haksız rekabeti önlemek ve kitapçı esnafını korumak temel amaçtı.

Yasa, büyük alış veriş sitelerine belli oranın altında indirim yapamayacağı kuralını getiriyordu.

Bir ikinci önlem de, pandemi koşullarında kitapçı dükkânlarını “Temel ihtiyaç maddesi satan ticarethane” statüsünde görerek yasaklardan muaf tutmaktı.

Bu da kitapçı esnafına can suyu olmak demektir.

Aynı önlemler ülkemiz için de neden olmasın ki…

Ancak bunun için kitapçıların örgütlenmesi gerekiyor.

Ancak ne kadar önlem alınsa da online satışların yaygınlaşacağı kesin gibi görünüyor.

Bu da benim gibi kitap tutkunlarının canının sıkılması anlamına gelir.

Başka bir gerçek de online satışların giderek kitabın satıldığı dükkan olgusunu ortadan kaldıracağıdır.

Onlarca kitabın ve derginin dükkandan kovulması böyle bir şey olsa gerektir.

Elinizle dokunduğunuz kitaplar ve yüzlerce dergi artık size uzaktadır, onları internetten görebilirsiniz sadece…

***

Bütün bu karamsar yorumların yanında bir de iyi bir haber var:

Yazıdan öğrendiğimiz kitapçıların, Alsancak semtinde yakın sokaklarda bulunmalarını avantaja dönüştürecek bir de proje önermiş olmasıdır.

Buna göre yerel yönetimlerle beraber kitapçıların bulunduğu alandaki sokakları içine alacak ‘Kitapçılar Çarşısı’ adıyla bir proje öneriliyor.

Bu projenin semti her türlü kitabın, derginin, eski kitabın, plakların ve antika eşyaların satıldığı bir kültür adasına çevireceği muhakkaktır.

Ankara’da Zafer Çarşısı’nda yaşanmış bir deney olmasına karşın İzmir’de de denenmesinde bizce de yarar vardır.

Bir an önce belediyeler bu projeye el atmalıdır.

***

Kemeraltı’ndan her geçtiğimde gözüm şimdi lokanta olmuş “Ercan Kitapevi”ni arar, oradaki imza günlerini, imzalayarak satın aldığımız kitapları, buluştuğumuz edebiyat tutkunu dostları anımsarım.

İçim titrer.

Aynı tarihlerde bir okul gibi gördüğümüz İleri Kitabevi…

Başında Özkan Başer’in olduğu, haftanın en çok satan kitaplarını size öneren bir kitap kurdu…

Şimdi önünden geçtiğimde ruhu uçmuş, canlılığı yitmiş bir beton yığını karşılıyor beni…

Oysa İzmir’in siyasi haritası orada çizilirdi dense yeriydi.

Ya Alsancak Kıbrıs Şehitleri üzerinde İletişim Yayınları’nda şehir üzerine çıkmış kitapları iple çektiğim günler…

Zamanın ruhu hepsini hayatımızda çıkardı, bu eski dostlarımızla yollarımızı ayırdı..

Şimdi bunun üzerine bir de internetten satış furyası çıktı.

Kitaba ilgi farklı yönlere kaydı.

Oysa yaşamın anlamlı kılınmasında kitap ve okumanın önemi hep söylenmez miydi?

Hadi gene büyük sermayesi olan kitapçılar iyi kötü kendini kurtarır, ya kitaba tutkusundan dolayı bunu kendine iş edinmiş “Bağımsız kitapçılar” denen gruptakiler?

Görelim, bakalım!..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.