Ajans Bakırçay
2023-02-23 11:08:28

Antakya, Mustafa Kemal Üniversitesi ve Deprem Gerçeği

Prof. Dr. M. Şerefettin Canda

23 Şubat 2023, 11:08

Giriş ve amaç

Türkiye’yi yasa boğan, 06.02.2023 Pazartesi günü saat 4.17’de, Kahramanmaraş ili Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve aynı gün saat 13.24’de Elbistan Merkezli 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir (Harita 1).

Depremler yaklaşık 15 milyon insanın yaşadığı bölgeyi içine alan Türkiye’nin 11 ilinde (Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Osmaniye, Adana, Malatya, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Elazığ) ve Suriye’nin komşu bölgelerinde etkisini göstermiştir. Depreme bağlı olarak, yaygın bina göçükleri, ağır bina yıkımları ve çok sayıda can verenlerin olduğu görülmüştür.

Basına yansıyan bilgilere göre, deprem sonrası 19 Şubat 2023 günü, yaşamını yitirenlerin sayısı 40 bini aşmış, yaralılar 108 bine ulaşmıştır (1)

Acımız büyüktür, Türkiye’nin başı sağ olsun.

Harita1. 6 Şubat 2023 günü oluşan, Pazarcık ve Elbistan merkezli ilk depremin, Türkiye ve Suriye’deki etki alanı (2).

Deprem kuşağında bulunan Türkiye’de, deprem kültürünün; yaşamın her alanını içine alacak biçimde içselleştirilmesi, bilimin ışığında, yeni, çağdaş bir yapılanmaya gidilmesi, “cehalete” bırakılmamasının önemi, bir kez daha gündeme gelmiştir.

Bilim yolunda yürüyerek, deprem konusunda başarılı ülkeleri örnek alıp, toplumun deprem konusundaki duyarlığını ve deprem kültürünü geliştirmeliyiz.

Çekirdek aileden başlayarak, tüm eğitim kurumlarımızın her aşamasında, bireylerimizin eğitiminde; “bağımsız düşünme kültürü”, “demokrasi kültürü” gibi, “deprem kültürünün” de gelişmesine önem verilerek başarılı olunabilir.

Amacımız, , 6 Şubat 2023 günü meydana gelen, 11 ili etkileyen ve Türkiye’yi “acıya boğan”, son büyük ve yakıcı depremin; antik çağlardan beri bir deprem bölgesi olan Antakya ve çevresindeki etkisini, yol açtığı yıkımları incelemek ve geleceğe ışık tutmaktır.

 Tarih ve uygarlık kenti Antakya

Antakya’nın yerleşim yerini ve coğrafi konumunun, çok stratejik olması yanı sıra, tarih içinde doğudan gelen ipek ve baharat yollarının Akdeniz’e ulaştığı yerde, Samandağ denizi, İskenderun körfezi , Asi Irmağı üzerinde, Amanos dağları ve Amik ovası komşuluğunda bulunması nedeniyle, bölge zenginlik, ticaret, tarım, bayındırlık, kültür ve uygarlık merkezi olmuştur. Antik çağdan günümüze ulaşan, mozaiklerle süslü görkemli saraylar, köşkler, evler, hamamlar, köprüler, sosyal alanlar, yönetim merkezleri vb. bulunmaktadır (Fotoğraf 1,2)(3-6).

Fotoğraf 1. Roma imparatoru Diocletianus’un İS 301 yılında yaptırdığı Asi ırmağı üzerindeki Roma Taş Köprüsü ve Hatay Devleti Meclisinin toplandığı Meclis yapısı. Roma Taş Köprüsü, tarihteki tüm güçlü depremlere dayanmış olmasına karşın, 1970-1972 döneminde insan eli ile güçlükle yıkılmıştır.

Fotoğraf 2. İS, 450 yılında yapılan mozaik, kadın figürini içermektedir “Megalopsykhia “ “Büyük Yaratıcı Ruh”.

Tarih içinde uygarlık merkezi olan Antakya ve çevresi, İskender (İÖ 356-323)’in ölümünden sonra, komutanları arasındaki etkinlik ve egemenlik yarışının hedefi olmuştur.

İÖ 301 yılında, ünlü Ipsus savaşından sonra, bölge bir süre, kargaşadan kurtulmuş ve durulmuştur.

Antakya bölgesinde, özellikle 4 antik kent, antik kültür varlıkları açısından önem gösteriyor. Ve bölgeye değer katıyor.

Antigoneia, İÖ 307 yılında, Asi nehri üzerinde, şimdiki Antakya’nın 7 km kuzey-doğusunda, Antigonus tarafından kurulmuştur. Seleukeia Pieria, İÖ 300 yılında, Seleucos tarafından, Samandağ, Çevlik’te Akdeniz’in yakınında kurulmuştur. Antioch, İÖ 301 yılında, Ipsus savaşından (İÖ 301) sonra, Asi Nehri üzerinde, Antigoneia’nın 7 km güneyinde kurulmuştur. Seleucus (Nicator), babası Antiocheia adına, Antioch kentini, İskenderiye'nin planına uygun olarak kurulmasını sağlamıştır. Seleuka, Antioch kentinin limanıdır. Daphne, her dönemde, doğal güzellikleri, çağlayanları yanı sıra eğlence ve yaşam bölgesi olarak öne çıkmıştır.

Antakya bölgesinin zenginlik, bayındırlık ve kültür merkezi olması sonucu, devlet yönetim merkezleri, halkın ortak kullandığı sosyal ve inanç yapıları, zenginler, tüccarlar ve yöneticilerin yaşam alanlarında olağan üstü güzellikteki sanat değeri yüksek mozaiklerle süslü kültür yapıları, villalar, tapınaklar, hipodrom, tiyatrolar, hamamlar, su kemerleri, çeşmeler, ışıklı bulvarlar (Herod caddesi) vb. yapılmıştır.

Bu nedenle, Antakya’da kurulmuş olan, çağına tanıklık eden uygarlıkların Antakya, Defne ve Çevlik’te kentsel yerleşimin altında kalan kalıntıları, olağanüstü değerlidir.

Antakya’nın coğrafyası ve önemi

Antakya ve çevresi, Kızıldeniz’den başlayan, yaklaşık 1000 km uzunluktaki Ölü Deniz Fay Zonu (Ölü Deniz, Asi vadisi, Amik Ovası, Hacıpaşa, Karasu) ile Doğu Anadolu Fay Zonu (Pazarcık, Nurhak, Elbistan, kuzeye Karlıova’ya dek) ve Kıbrıs Fay Zonu’nun etkisindeki deprem bölgesidir (Harita 2,3).

Türkiye Deprem Tehlike Haritasında, Hatay bölgesi, deprem riski, göreceli olarak çok yüksektir.

Harita 2. Kızıldeniz’den başlayan, Asi vadisi ve Antakya’dan geçen, kuzeye doğru giden diri fay hattı.

Harita 3. 15 Şubat 2023 -AFAD Deprem risk haritası (MTA diri fay hatları haritası).

Antakya, bu nedenle, tarihsel zamanlar içinde birçok büyük, yıkıcı depremler geçirmiştir.

13 Aralık 115 Antakya depremi, Cassius Dio'nun “Roma Tarihi” adlı yapıtında anlatılmıştır (7). 19 Mayıs 526 Antakya depremi, kentin tüm binaları yıkılmıştır. Mart 1054 Antakya depremi. 1615 Antakya depremi. 13 Ağustos 1822 Antakya depremi, Osmanlı dönemi (Fotoğraf 3) (8). 1872 Antakya depremi, kenti tümüyle yıkmıştır. 10 Şubat 2015, Gözlüce-Yayladağı (Hatay) depremi, orta şiddette bir depremdir (9). 6 Şubat 2023 Pazarcık, Elbistan merkezli depremi 11 ilimizde (Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Osmaniye, Adana, Malatya, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Elazığ) çok büyük yıkım yapmış ve bölgede güncel olarak 40 binden çok can yitirilmiştir.

Fotoğraf 3. https://www.haberturk.com/osmanli-donemi-1822-de-meydana-gelen-büyük-antakya-depremi-

Fotoğraf 4. 6 Şubat 2023 günü olan Pazarcık ve Elbistan merkezli büyük depremde, Antakya’da oluşan büyük yıkımdan bir görünüm, https://www.sozcu.com.tr.

MKÜ Rektörü olarak Hatay’da bulunduğum dönem (28 Kasım 2006-28 Kasım 2010) Kasım 2006 günlü, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in imzaladığı kararname ile Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (28 Kasım 2006-28 Kasım 2010) Rektörlük görevine başladım.

Bu dönemde ve öncesinde, Antakya, İskenderun ve ilçelerde yapılmış olan MKÜ Fakülte, YO, MYO binaları, MKÜ Sağlık ve Araştırma Hastanesinin, 6 Şubat 2023 depreminde, sağlam olduğu ve ayakta kaldığı görülmüştür.

Bunlarla ilgili yararlı olur düşüncesi ile kısa bilgi vermek istiyorum:

Daha önce başlamış olan, MKÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi yapım işlerine öncelik verilerek, hızlandırılmış, 15 Aralık 2008 günü Mustafa Kemal Üniversitesi Kampüsü'nde biten bölümlerine taşınılmıştır.

Yeni MKÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinin resmi açılışı 30 Aralık 2008 günü yapılmıştır.

Ayrıca, MKÜ Tıp Fakültesi (28 Ağustos 2007) (Fotoğraf 5,6) ve MKÜ Diş Hekimliği Fakültesi, MKÜ Sağlık ve Araştırma Hastanesi (Fotoğraf 7-9) kompleksi içinde yer almıştır.

Tıbbın gerektirdiği tüm çağdaş araç ve gereç sağlanmış, mesleğinde yetkin doktorlar görev yapmıştır.

Çağlar boyunca, Hatay’da yapılmış en büyük yatırımlardan birisi olan Mustafa Kemal Üniversitesi Kampüsü, MKÜ Tıp Fakültesi ve MKÜ Sağlık ve Araştırma Hastanesi "Modern cihazlarla ve çağdaş eğitimle tüm Ortadoğu'nun hizmetinde olmayı hedeflemiştir.”

Bu dönemde, 28 Ağustos 2007 günü, YÖK ek listeden 103 öğrenci alınarak, MKÜ Tıp Fakültesinin eğitime geçebileceğini bildirmiştir. MKÜ Tıp Fakültesi, 15 Aralık 2008’de yeni yapılara taşınmıştır.

19 Ocak ve 26 Ocak 2010 günlü Bakanlar Kurulu kararı ile MKÜ Diş Hekimliği Fakültesi kurulmuş, MKÜ Sağlık ve Araştırma Hastanesinde kurulan kliniklerde, 23.06.2010 günü hizmete başlamıştır.

Güncel olarak, 6 Şubat 2023 depremi ile büyük “felaket” yaşayan Antakya’da, MKÜ Tıp Fakültesi ve MKÜ Sağlık ve Araştırma Hastanesi ayakta kalmış, güvenlik içinde sağlık hizmetleri sürdürülmektedir.

Hatay’daki büyük deprem yıkımı, kentlerdeki yapılarda, çok büyük yıkım yapmış olmasına karşın, Antakya ve İskenderun MKÜ Kampüslerinde, önceki dönemlerde ve bu dönemde (28 Kasım 2006-28 Kasım 2010) yapılan Fakülte ve YO binaları, spor salonlarının (Fotoğraf 10-20) ayakta kalması tek teselli olmuştur.

MKÜ Rektörlük üst yönetimi, ilgili daireler, görevliler ve yapım firmalarının olağan üstü dikkatle çalışmış olduğunu belirtmeliyim.

Hatay’ın deprem bölgesi olduğu bilinci ile MKÜ Deprem Araştırma Merkezinin genç bilim insanlarının gayretli çalışmalarını da özellikle belirtmek gerekir.

Sonuç olarak, Türkiye’de, halkımızın eğitimi yükseldikçe, “entelektüel” bilim insanları çoğaldıkça, deprem kültürü geliştikçe, daha iyi sonuçlar elde edilecek, depremin yıkıcı etkisi azalacaktır.

Bilimin yolunda yürüyerek, depremin yıkıcı etkisi ile baş edebiliriz. 

Gazete Duvar’dan Sn. Can Bursalı ve Kadir Cesur, 08 Şubat 2023 günü, şunları yazmışlardır (10):

-“Kentte, ayakta kalan tek güvenli yapı, Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Hastanesi göze çarpıyor.”

 “HATAY-Depremin vurduğu 10 ilde büyük yıkım varken, Antakya'nın neredeyse tamamı yerle bir oldu.”

 “MKÜ HASTANESİ HASAR ALMAMIŞ

“Kente yaklaştıkça, televizyonlara, internet sitelerine ve sosyal medyaya yansıyanların, gerçeğin çok az bir kısmı olduğunu anlıyoruz.

Yol boyunca depremden etkilenmeyen küçük bir alan bile göremiyoruz.”

“Bir istisna hariç. Kentteki ilk durağımız olan merkeze yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin bulunduğu kampüste, cam kırılması gibi ufak hasarlar haricinde bir problem görünmüyor.”

“Aynı zamanda hastane kampüsü kentte elektriğin, telefon şebekesinin ve internetin kullanılabildiği tek alan. Hastane elektrik ihtiyacını büyük bir jeneratör yardımı ile karşılıyor.”

Hastanede, doktorlar ve hemşireler canla başla yaralı depremzedeleri tedavi etmek için çabalıyor.”

“Hiçbir altyapı hizmetinin verilemediği Hatay'da, yıkılan ve hasar alan yüzlerce binanın yanında hastane kampüsü ayakta kalan en önemli yapıların başında geliyor.”

Fotoğraf 5. MKÜ Tıp Fakültesinin eğitime başlaması için YÖK inceleme kurulu, yerinde derslikleri, laboratuvarları ve diğer gerekli incelemeleri yaparak olur kararı vermiştir: Prof. Dr. Yunus Söylet, Prof. Dr. Tunçalp Özgen, Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, Prof. Dr. Mustafa İlhan, Prof. Dr. M. Şerefittin Canda, .., MKÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı. 28 Ağustos 2007 günü, YÖK ek listeden 103 öğrenci alınarak, MKÜ Tıp Fakültesinin eğitime geçebileceğini bildirmiştir,

Fotoğraf 6. MKÜ Tıp Fakültesi ilk öğrencilerinin, açılış dersi, Rektör Prof. Dr. M. Şerefittin Canda tarafından, “tıp tarihi” konusunda verilmiştir (Ekim 2007).

Fotoğraf 7. 450 yatak ve 11 ameliyathanesi olan MKÜ Sağlık ve Araştırma Hastanesi ana girişi, 2009.

Fotoğraf 8. 450 yatak ve 11 ameliyathanesi olan MKÜ Sağlık ve Araştırma Hastanesi.

Fotoğraf 9. MKÜ Sağlık ve Araştırma Hastanesi, en yeni çağdaş tıp görüntüleme cihazlarına sahiptir.

Fotoğraf 10. MKÜ Eğitim Fakültesi ve Güzel Sanatlar Fakültesi, 2010.

Fotoğraf 11. MKÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (Fakültesi), 2010.

5) Sonuç ve Öneriler

Antakya ve çevresi eski çağlardan bu yana, olağanüstü güzel ve varsıl doğası, kültürel varlıkları, yörede iz bırakmış uygarlık kalıntıları, yeraltı ve yerüstü zenginliği yanı sıra, geçirmiş olduğu büyük depremler ve bunların yol açtığı ağır yıkımlarla da tanınmış bir bölgedir. Güncel Antakya ve Defne (Harbiye) kentlerinin altında, yörede geçmişte yaşamış olan antik uygarlıkların kalıntıları durmaktadır. Bunların bir kısmı geçen yüz yılda ve bu yüz yılın başlarında çıkarılmış, bir kısmı “yağmalanmış” olsa bile, bulunmayı bekleyen pek çok uygarlık kalıntılarının varlığı bilinmektedir. Bu nedenle, deprem bölgelerinde alınması gerekli önlemleri, güncel bilimsel verilerin ışığında yeniden tasarlanması gerekmektedir. 6 Şubat 2023 depremi, 11 ilimizde ve komşu ülke Suriye’de yaklaşık 15 milyon nüfusu etkilemiş, en büyük yıkım ise Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman illerinde olmuş, 40.000 i aşan insanımız yaşamını yitirmiştir. Kültürlerin beşiği olan Antakya, dünya arkeoloji ve inanç turizminin merkezinde olması bakımından da dikkat çekicidir. Gerçekte Türkiye bütünüyle deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Türkiye’nin her yerinde depremle ilgili önlemler, ulusal temelde dikkatlice güncellenmeli ve uygulanmalıdır.
Tüm ülkemizde olması gerektiği gibi, bu bölgede yaşayan vatandaşların;

- depreme dayanıklı yapılarda oturması,

- yeni konutların depreme dayanıklı zeminlerde,

- depreme dayanıklı olarak yapılması,

- yapım aşamasındaki yapıların titizlikle yeniden değerlendirilmesi,

- depreme karşı alınacak en güvenli önlemdir.

Öncelikle, yeni yerleşim ve yapılaşma alanları, jeoloji, coğrafya, jeofizik, ekoloji ve sosyoloji vb. biliminin, güncel bilimsel çalışmaları ile belirlenmelidir. Antakya’nın fay zonları üzerinde yer alan bölgeleri, toplumun sosyolojisini de gözeterek, yeni sağlam zemini olan yerleşim yerlerine yönlendirilmelidir. Böylece kent altında bulunan “antik Antakya’nın” bir bölümü de olsa gün yüzüne çıkarılabilir.
Deprem yıkımını azaltmak için yeterlilik gerektiren etkenler:
Zemin koşulları yeterliliği, Malzeme kalite yeterliliği, Konstrüktif yeterlilik.
Zemin etüdü ve yapı şirketleri ve kurumları, “özerk”, “yeterliliği” olan, “akredite - ulusal ve uluslararası kabul görmüş” yapı denetim firmaları eliyle yürütülmelidir. Yapı malzemelerinin kalite kontrolü ve denetimi, kaynağında ve “sorumlu, sorumluluk taşıyan” kişilerce yapılmalıdır. Yapı malzemeleri yeterli kalitede ve denetim altında olmalıdır. Örneğin kum, tuğla, çimento, demir, vb yapı malzemelerinin kaynağında, sıkı denetimini yapacak yöntem geliştirilmelidir. Bu amaçla, belediyeler ile tüm paydaşlarda, yeterli eğitimli görevliler bulmalıdır. Yapım aşamasındaki kurumsal denetimler süreklilik göstermeli ve yeterli etkinlikte olmalıdır. Devlet yapılarının yapımında görev alan “ihale kurulu üyeleri” bilgilerini güncellemelidir. Güncel çelik konstrüksiyon yapı teknikleri kullanılmalıdır. Çelik konstrüksiyon yapı yöntemlerine öncelik verilmeli, desteklenmelidir (Fotoğraf 15-20).

28 Kasım 2006 - 28 Kasım 2010 döneminde

(Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptığım dönemde);

Hatay’ın birçok yerinde MKÜ’ye ait önceki dönemden değişik düzeylerde yarım kalan işler bitirilmiş, pek çok yeni yapılar, yeni okullar yapılmıştır (11) . Ayrıca İskenderun ve çevre ilçelerde, İskenderun Teknik Üniversitesinin kurulması için gerekli tüm fakülteler planlanarak gerçekleştirilmiştir (Fotoğraf 12,13). Bu işlerin yapımında MKÜ Rektörlüğü birimlerinin görevlileri, son derece dikkatle, özveri ile çalışmış, görevlerini en iyi şekilde yapmak için, büyük özen göstermişlerdir. Yapım işlerini gerçekleştiren firmalar görevlerini, zamana karşı yarışarak, en ekonomik koşullarda, düzgün, hızlı ve düzenli çalışarak yapmışlardır. Bunların dışında, MKÜ Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Fakültesi, Jimnastik Salonu, 2000 kişilik MKÜ Kapalı Spor Salonu, Reyhanlı MYO, İskenderun Mühendislik Fakültesi (İskenderun Teknik Üniversitesi), MKÜ İskenderun Konservatuarı, MKÜ İskenderun Havacılık Yüksekokulu ayakta sağlam olarak durmaktadır.
Sonuçta, güncel olarak, Türkiye’nin, özelde Hatay ve Antakya’nın deprem bölgesinde bulunduğumuz gerçeğini bilerek, bilimsel gerçekler ve bilimin ışığında, yapıların yapımında, Japonların uyguladığı yöntemler ve deneyimlerinden de yararlanarak, bu gün yaşanan “felaketin” yıkımını, geleceği planlarken, önleyebiliriz. Son söz olarak, bu dönemdeki “yüksek tempo” içinde, birlikte çalıştığım, dayanışma, içtenlik ve özveri gösteren, teknik ve idari personelimize, işleri sağlıklı bir biçimde ve hızla yürüten yapımcı firmalara candan teşekkürlerimi sunuyorum.

Fotoğraf 12. MKÜ Mühendislik Fakültesi (İskenderun Teknik Üniversitesi), 2010.

Fotoğraf 13.  MKÜ Mühendislik Fakültesi yeni binasının açılış töreni (İskenderun Teknik Üniversitesi), 2010.

Fotoğraf 14. MKÜ İskenderun Sivil Havacılık Yüksekokulu, Karaağaç, 2010

Fotoğraf 15. MKÜ Kampusü, 2000 kişilik Kapalı Spor Salonu, çelik konstrüksiyon, 2010.

Fotoğraf 16. MKÜ Reyhanlı MYO, Çelik konstrüksiyon ve Rektör Canda tarafından denetimi, 2010

Fotoğraf 17. MKÜ Reyhanlı MYO, Çelik konstrüksiyon yapım aşaması, 2010

Fotoğraf 18. MKÜ Reyhanlı MYO, Çelik konstrüksiyon yapım aşaması, 2010

Fotoğraf 19.  MKÜ Reyhanlı MYO, Çelik konstrüksiyon yapım aşamalarında Rektör Canda tarafından sürekli kontrolü, 2010.

Fotoğraf 20.  MKÜ Reyhanlı MYO (Çelik konstrüksiyon yapı).

--------------------------------------

Kaynaklar

BBC News www.bbc.com/turkce/articles/c51kdv8d15jo. https://gercekgazetesi1.net/politika/deprem-de-kapitalizm-de-sinir-dinlemiyor(7 Şubat 2023). İstek E. Seyyahların gözüyle Antakya şehri (10-19.yy). Pamukkale Üniversitesi SBE Dergisi. 2020; (40): 227-246. Lubenau, R. (2012). Reinhold Lubenau Seyahatnamesi 1. Osmanlı Ülk (1587-1589) (Çev: T. Noyan), Kitap Yayınevi, İstanbul. Tekin, M. Hatay Tarihi: Osmanlı Dönemi, Ankara: Atatürk Dil-Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayını, 2000. Kara A. Antakya ve Çevresi Hakkında Yapılan Çalışmalar. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi 2005;3(:733-752. Barnes TD. The Composition of Cassius Dio’s “Roman History.” Phoenix, 1984;38(3):240–255. https://doi.org/10.2307/1088277 https://www.haberturk.com/osmanli-donemi-1822-de-meydana-gelen-buyuk-antakya-depremi- //www.koeri.boun.edu.tr/sismo/2/10-02-2015-0601-gozluce-yayladagi-hatay-depremi-mw4-6/. Bursalı C, Cesur K. Depremzedeler cenazeler arasında tedavi ediliyor (Kentte, ayakta kalan tek güvenli yapı, Mustafa Kemal Üniversitesi /MKÜ Hastanesi). Gazete Duvar, 08 Şubat 2023. https://www.youtube.com/watch?v=xGffMDStdC8
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.