Ajans Bakırçay
2023-10-08 11:10:15

2. Müzikte Erken Barok Dönem

Burak Ülker

08 Ekim 2023, 11:10

- Müzikte Barok Dönem genellikle 1600 yılı ile başlatılıp J.S. Bach’ın ölüm yılı olan 1750 yılıyla bitirilir. Erken Barok dönem ise kabaca 17. yüzyılı kapsamaktadır.

- Rönesans döneminin sonuna doğru Ortaçağ düzeninden kurtulma çabasıyla ulusal bilincin gelişmesinin ardından ulusal dillerin önemi daha da arttı. Bu gelişmeyle beraber konuşmaya yakın, açıklamalı şarkı söyleme tarzı olarak tanımlanabilecek Resitatif ya da İtalyanların deyişiyle Recitativo doğdu.

- Barok müzik, ilk zamanlarındaki Antik Yunan tiyatrosuna olan yönelim sayılmazsa, genel anlamıyla saray müziğidir. Rönesans döneminde burjuvazi karşısında gerileyen soylular sınıfının, Aristokrasinin, kendini toparlamasıyla birlikte süslemeye yakınlık duyan incelikli bir anlayış oluştu. Kilise sanatı da buna paralel bir şekilde ön plana çıktı.

- Barok müzik esas olarak üç ülkede varlığını gösterdi: İtalya, Fransa ve Almanya’da. 1600lü yılların başında İtalya’da müziği iki ayrı uygulamayla açıklamak isteyen bir görüş hakim oldu. Birinci uygulama stile antico olarak adlandırılıyordu. Bu stile ilişkin olarak eski müziğin kontrpuan teknikleriyle yetinen bir çoksesliliğe sahip olduğu üzerinde duruluyordu. Stile moderno diye adlandırılan ikinci stile ilişkin olarak da ezgiyi zenginleştirmek ve armoniye yönelmek gibi amaçlar tartışılıyordu. Bu ayrım (İtalyan besteci) CLAUDIO MONTEVERDI’nin (1567-1643) ilk uygulamayı prima practica ve ikinci uygulamayı seconda practica olarak adlandırmasıyla örtüşüyordu. Stilo moderno veya Monteverdi’nin deyimiyle seconda practica Antik Yunan tiyatrosundan alınan esinle uyumlu şekildeydi. Burada sözün anlaşılır olması isteği gündeme geliyor, sözün müzik karşısında ön plana çıkması görüşü hakim oluyordu. 

Aynı dönemde bu uygulamaya imkan sağlayan, insan sesinde Stile rappresentativo e recitativo, çalgılarda da çok sesli tınıyı sağlayan sürekli bas ortaya çıktı. Stile rappresentativo e recitativo doğaya yakın, iç yaşantıyı vermeye ve duyguları dile getirmeye imkan veren bir resitatif tarzıydı. Sürekli bas ise tek kişinin icra ettiği bir ya da birden çok sesi takip eden bas sesti; genellikle org, klavsen veya başka telli çalgılarla icra edilirdi, bu icra tekniği monodi müziği (genellikle tekil bir ezgiye çalgıların eşlik etmesiyle meydana gelen müzik yazımı) denen yazıyı mümkün kıldı. Stile rappresentativo’daki dokunaklı söyleyiş ve sürekli basın kullanımı tiyatroyu bir müzikli oyun biçimine Operaya doğal bir şekilde götürdü. Bazı besteciler bu türde denemeler yapmış olsa da ilk önemli operaları –Orfeo ve Lamenta d’Arianna eserlerini- İtalya’nın Mantua şehrinde Monteverdi besteledi. Çalma listemizde Orfeo (1607) operasından bu iki uygulamayla yazılmış Possente spirto parçası yer alıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=VYqF3TTaZcc

- Bu dönemde Monteverdi’nin müziğine alternatif bir müzik yaratan (Alman besteci) HEINRICH SCHÜTZ (1585-1672) stile rapprasentativo e recitativonun tiyatro tavrını benimsemedi. İnsan sesinin ruhaniyetine dayalı bir müzik oluşturdu. Venedik ekolünün geliştirdiği iki korolu yapıya ilgi duydu. Çalma listemize onun Musikalische Exequien eserinin 3. Bölümünü koyduk: Herr wenn ich nur dich habe.

https://www.youtube.com/watch?v=M5U1V5vkqzE

- Monodi müziğinin ikinci türü olarak Oratoryo dini konular üzerine solistler ve koro için yazılan bir türdür. Operadaki tiyatro tavrına özgü (sahneleme, kostüm, vb.) öğeler bu türde yoktur. Onun yerine testo / historicus adlı anlatıcı vardır. Testo daha ezgiseldir, ana karakterler resitatif olarak söyler. Asıl yük koro üzerindedir. Monodi müziğinin üçüncü türü olarak Kantat kıta kıta şiirler üzerine yazılmış aryalar ve resitatiflerden oluşur. Oratoryodan daha kısadır. İki tür de (İtalyan besteci) Giacomo Carissimi tarafından geliştirilmiştir. Carissimi kantatlarında koro yoktur. Korolu bölümlere daha sonraki Protestan ve Bach kantatlarında rastlanır. Bu dönemde ayrıca Venedik opera ekolü doğmuştur.

Listemizde oratoryoya GIACOMO CARISSIMI’nin (1605-1674) Jephte Oratoryosu’nun 13. Bölümü örnek gösteriliyor: Coro IV

https://www.youtube.com/watch?v=A7G1FMsSkXw

-1600lü yılların sonuna doğru çalgı müziğinin iyice geliştiğini görüyoruz. Bu dönemde İtalya’da Napoli Opera ekolü ortaya çıktı. Bu ekolün getirdiği iki yenilik İtalyan Uvertürünün ve da capo aryanın geliştirilmesi oldu. Uvertür opera veya oratoryo gibi türlerde çalgısal giriş/açılış müziğidir. İtalyan uvertürü hızlı-yavaş-hızlı yapısındadır. Çalma listemizde (İtalyan Besteci) ALESSANDRO SCARLATTI’nin (1660-1725) Griselda operasının uvertürü Sinfonia bulunuyor.

https://www.youtube.com/watch?v=8YYS-sqYg5s

- Napoli Operasında dram ve sözler önemini kaybediyordu. İlgi bel cantoya (süslemeli güzel şarkı söylemeye) kaydı. Şarkıcılar önem kazandı ve da capo arya baş yeri aldı. Bu arya A-B-A yapısındaydı (ikinci kısmın ardından birinci kısmın tekrar edilmesiyle oluşan arya türü). Da capo arya ile birlikte stile rappresentativo’nun bütünlüklü durumu ikiye ayrıldı. Bir yanı daha konuşmalı bir hal alarak recitativo seccoya-kuru resitatife dönüştü, daha ezgisel olan diğer yapısı arya halini aldı. Örnek olarak listemizde yine Alessandro Scarlatti’nin Griselda operasından Vorresti col tuo pianto aryası yer alıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=w9JbzxPC1Ik

(Fransız besteci) JEAN-BAPTISTE LULLY (1632-1687) Fransız Uvertürünü yarattı. Bu uvertür İtalyan uvertüründen farklı olarak yavaş-hızlı-yavaş yapısındaydı. Fransızların söze önem vermesi nedeniyle Lully operalarında şarkılar –Napoli operasından farklı olarak- konuşmaya yakın bir şekilde arya ve resitatifin birbirinin içinden geçtiği bir şarkı yapısındaydı. İkisini birbirinden ayırmak oldukça güçtü. Listemizden Lully’nin Le Triomphe de l’Amour operasından Tranquilles coeurs préparez-vous parçasını dinleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=5bkMMljzBXc

(İngiliz besteci) HENRY PURCELL (1659-1695) Rönesans bestecilerinden aldığı dinsel Anthem biçimini daha da geliştirdi. Burada belirgin şekilde Homofon yazı (bu yazı çeşidi çoğunlukla aynı zamanlı girişlerle farklı ses partilerinin farklı ezgileri seslendirmesi ilkesine dayanır; burada bir ses partisinin eşlikçi diğer ses partileri karşısında daha fazla öneme sahip olduğu görülmektedir) ile Polifon yazı birlikteydi. Zengin orkestra kullanımı vardı. Bununla Handel’in oratoryolarına giden yol açılmış oluyordu. Çalma listemizden Purcell’in Hail Bright Cecilia eserinden Soul of the World bölümünü dinleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=67q18Z4QZlU

-Bu dönemde içinde birden çok dansın yer aldığı çalgısal bir tür olan Süit ortaya çıktı. Bu dans demetinde Minuet, Rondo, Bourrée, Rigaudon, Gavotte, Gigue, Courante gibi danslar bulunuyordu. Bu türde yapı bakımından yine ülkelere göre bir ayrım vardı. Alman Süiti açık havada çalınmak için, Fransız Süiti klavsende çalınmak için, İtalyan Süiti -Sonata da Camera- sürekli bas üzerinde icra eden çalgılar için yazılırdı. Bu dönemde İtalyanların bir de Sonata da Chiesaları vardı. Bölümlerin tempo isimleriyle belirtilmesi bu biçimle başladı.

Tempo Terimleri:

Presto: Çok hızlı

Allegro: Hızlı

Andante: Orta hızda

Adagio: Yavaş

Largo ve Lento: Çok yavaş

- İtalyanların geliştirdiği başka bir çalgı müziği türü olan Konçerto orkestranın bir ya da birden çok solo çalgıya eşlik etmesiyle meydana gelir. Concerto Grossoda bir çalgı topluluğunun karşısında çalan birden fazla solist vardır. Genellikle solistler ve grup nöbetleşe çalar. Solistler kendi aralarında eşit role sahiptir. Solistlere concertino denir gruba concerto grosso veya ripieno denir. Solo Konçertoda ise grubun karşısında tek bir solist vardır. Bu tür Concerto Grossodan sonra ortaya çıkmış ve daha sonraki dönemlerin başlıca konçerto çeşidi olmuştur. Listemizden (İtalyan besteci) ARCANGELO CORELLI’nin (1653-1713) 1. Concerto Grosso’sunun son bölümünü VII: Allegro dinleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=bIPB7I2_fZE

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.